20 Nisan 2016 Çarşamba

#GİRİŞ (jill)

Artık içimi dökme vaktimin geldiğini düşünüyorum. Rastlantılar, belki kader. Her ne olursa. Aklımın bir türlü ermediği binbir türlü gariplikler. Süregelen saçmalıklar. 
Olanları uzun uzun anlatmak elbetteki isterim ancak kurmakta zorlandığım cümleler  ve canımı acıtan anılar sadece sıkıntı yaratacak ve geçmişte takılı kalıp geriye kalan hayatımın canını okuyacaklar o yüzden şimdi  tatsız bir giriş, ağlamaklı ve acı bir gelişme ve henüz olmayan bir sonuç için bir giriş yapmalıyım. 


GİRİŞ

2015 yazı yazjavuyu veya bitmek bilmeyen depresyonları geçmeye başladığında valizimi hazırlayıp Jack'in yanına Hatay'a kaçmak gibi bir düşünceye kapıldım. Fikirden öteye geçememesindeki en büyük etken  tabiki annem oldu. Bana sabretmem ve beklememle ilgili sayısız nutuklarını atarken içinde bulunduğum durum beni sıkıştırdığı için fırsatını kolluyordum. Ne yazıkki fırsat elime geç ve güç geldi. Ancak gelmesi bile benim için büyük bir adım olduğundan değerlendirdim ve ağustos ortasında Kütahya'ya döndüm. Yakın saydığım bir arkadaşımın evine geçici süreliğine yerleştim. Sayılı arkadaslarımın da yardımyla bor waffle dükkanında iş buldum.  Iyi kötü geçiniyordum işte.

Hikâyenin tam da bu kısmında Nirvana 'where did you sleep last night' çalıyor.  Çünkü o gidiyor. (Gökyüzüne)

Tanışmamız çabuk, kaynaşmalı ve en azından benim açımdan tamamlanmamış ve iç acıtıcı gerçekleşti.  Birlikte paganizmden, şamanizim'den ve sanattan konuşuyorduk. Yapılacak çok şey vardı.  Kelebek gibi güzel ama kısa.  Planları ve hayalleri vardı.  Ne olursa olsun resim okumak istiyordu. 

Bir gece birlikte olduk. Modiglianiyle ilgili bir film açmıştı.  Tabi ben uyuyakaldım. Ve yarım kaldı. (Geçenlerde o filmi yine izledim ama ağlarken yine aynı yerde uyuyakalmışım. Bizim gibi o filminde hic sonu olmadı) 

Bir gece bana geldi. Kedimle oynadı.  Seviştik. Sabah işi olduğu için uyumak istedi ama tabiki uyumadık.  Sigara içerken cebinden jelibonlar çıkardı.  Sigarayla güzel olduğunu söyleyip bana bir kaç tanesini bıraktı.  (Hala çok severim) Sonra aceleyle evden çıktı. Çıkarken sarılmadım çünkü sanıyordum ki yine görüşecektik. Yapılacak çok şeyimiz vardı.  Şimdi keşke sarılsam diyorum, keşke son kez. 

Aradan iki gün geçti meraktan ölecektim. Ulaşamıyordum ve sıkboğaz etmek istemiyordum. Cevap vermediği için de kızgındım. Çalıştığım yerde patronumla aynı ilkokulda okumuştu. Çalışırken bir ara ondan bahsettiklerini duydum ve sordum. Ilk başta söylemek istemeseler de söylediklerinde de inanmadım. Aradım. Ulaşamadım. Inanmak istemiyordum. Iş çıkışına kadar deli gibi kahkaha attığımı hatırlıyorum.

Gece eve döndüğümde yastıkta saçını buldum. Hiçbir şeye elleyemedim. Öylece yatağın başında kalakaldım. Sabah belediyenin anonsuda hala kulaklarımdadır. Hep tanıdığım birinin adını duyduğumda nasıl olacağını merak etmiştim. Sıçtığımın!  Bok gibi birseymiş. 

Çok garip
Gece saçını sevdiğin adamı 
Sabah kollarından alıyorlar. 
Jill