28 Temmuz 2013 Pazar

Ben Ne Yapayım şimdi.. ! -Jack

Yazmaya başlamadan önce bana küfür etmeye yada ne kadar gerizekalı olduğumu düşünmeye başlayabilirsiniz. Allahtan bütün işlerim rast gidiyor diye içimden geçirmişim. Çok kısa sürdü hala yolunda giden şeyler var tabi ama kısa sürmesinde benim payım büyük.

Malum üniversite yerleştirmeleri falan filandı derken kazanacağıma tamamen inandığım Uludağ Üniversitesi hayali sular seller altında kaldı. Meslek liselerine öncelik mi ne varmış her ne zıkkımsa. Sırf açıkta kalmayayım diye doktorla en alta Anadolu Üniversitesi (açık öğretim) sosyoloji yazmıştık. On beş tercihin içinden çıka çıka git sen sosyoloji çık. Bölüm güzel ama üniversite ortamı yok, arkadaşlara sabahlamak yok, ders çalışma bahanesiyle evden çıkıp doktorla sevişmeye gitmek yok. En önemlisi Şenliklere kolaylıkla girme olayı yok. Yok Allah yok. Tercihleri yaptığımdan pişman oldum mu olmadım desem yalan olur. Bayburt uluslar arası ilişkiler bölümüne puanım yettiği halde yazmadım. Aşığız ya sevgilimizden ayrı kalmayalım diye düşündük. Bazen iyi ki yazmamışım diyorum bazende keşke yazsaymışım diyorum. Gerizekalıyım kabul. Ricky'de olduğu gibi bütün işlerimi sevdiğim adama göre planlıyorum. Kıymet bilir mi bilmiyorum ama bana destek olacağı kesin.

Abimin bana dediğini biliyorsunuz. -Üniversiteye kadar kimseyle görüşmeyeceksin.- Eee üniversite zamanı geldi ve ben açıktan okuyacağım. Acaba beni rahat bıracak mı bırakmayacak mı diye benim  eşcinsel olduğum gerçeğini hatırlattım. Hatırlatmayı düşünen beyin lopcuklarımı siksinler. Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur arkadaş. Bir kere babasında işi yok ki zaten kendisi babasına çok benzer. Hatırlattım nerneyse. Hatırlatma şeklimde direk sormadım yani. -Açık öğretim çıktı memnun muyum değilim. Bursa da kalmak için sebeplerim ve yapmak istediğim hatta yaşamak istediğim şeyler var.Kendime doğru yada yanlışm kendime göre yol çizdim. Destek olur musun bilmem ama köstek de olma lütfen.-

Gayet açık değil mi. Eşcinselim ben sevgilimle rahat olmak istiyorum beni sıkıp hayattan bezdirmek dedim dolaylı yoldan. Nasıl bir mal nasıl bir gerikafalı bilmiyorum yetişemiyorum artık. Direk olayı eşcinsellik hastalık, psikolojik falan demeye başladı. Gitmiş bi doktorla görüşmüş doktor da -psikolojik birşey bu düzelir - demiş. Ben o doktorun okuduğu okulu sikeyim. O diplomayı onun götüne sokayım ben. Allah aşkına böyle bir şey nasıl psikolojik olabilir. Kızlara karşı erekte bile olmuyorum. Bir sürü kız arkadaşım oldu hep göstermelik. Sadece bir tanesiyle öpüştük, hemde ergenlik döneminde. Genelde ergenlik döneminde kızgın tavuk gibi abaza abaza dolanırsın ortalıkta. Yok arkadaş erekte bile olmadım sonradan baktım midemden sesler geliyor. Utangaç aşık rolune bürünüp çekip geldim eve. Diğere kız arkadaşlarımla da el ele tutuşmaktan ileri gitmedim. Gidemedim.Gitmekte istemedim açıkcası. El ele tutuştuğumuz zaman bile elim terledi bahanesiyle bırakıyordum yani. Gel bunu abim olacak salağa anlat.

Uzun uzadıya konuştuk. Tabi ki bir sonuca varamadık. Anlamıyor bir türlü. Oruç tutuyor diye müslüman kesildi başıma. Neymiş efendim ben müslümanlığa göre yaşayacakmışım. Neymiş efendim örf ve adetlerimize göre yaşayacakmışım. Neymiş efendim ya değişecekmişim yada değişecekmişim. Oldu olacak töre uygulayalım evde. İnsanı dinden çıkartırlar yemin ederim. En sonunda düzelemem çünkü düzeltecek birşey yok ortada dedim konuyu kapattım ama kasım ayında askerliği bitiyor. Bayram da da gelecek ayrıca. Dananın kuyruğu kopacak yani .Kaç gündür başımın ağrısından duramıyorum. Bunları yaşadıktan sonra keşke Burdur falan yazsaymışım dedim ama doktor geldi aklıma. Doktora gelince de ilk defa böyle seyler yaşıyorum. Bir buçuk ay oldu başım önde eğik yürüyorum. Aldatma teşebbüsünde bile bulunmadım. Nasıl birşeyse artık uğruna öldüğüm Ricky bile gelse yüzüne tükürmem o derece. Ne yapsam her yolun sonu bok. Ya evi terk edeceğim. Ya da çalışıp Bursa dışı bi üniversiteye yerleşeceğim. Bir sene daha abim ve annemle aynı evi paylaşıp onların laf sokuşlarına katlanacak gücüm yok. Ne yapacağımı bilmiyorum.

Bir kaç gündür sersem gibiyim. Doktor da anladı herhalde. En sonunda aradı -anlat hemen neyin var kaç gündür sormuyorum sormuyorum deli ettin beni- dedi. Anlatmak zorunda kaldım. Neler neler dedi. Senin yanın benim yanım artık. Seni kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim. Ben Bursa'ya geldiğim zaman hayatımıza bir yol çizeriz. Artık reşitsin. Takma kafana bu kadar kısa bir süre sabret yeter. Ben geleceğim. Düzelmez abinde annende kendini boşu boşuna üzüp benide üzme.

O günden beri ilgileniyor sağolsun. Ağustosun15'inde  İzmire onun yanına gideceğim. Çok fazla özledim. Hem doktoru özledim hemde evde böyle huzursuzluk olunca iyice beziyor insan hayattan. Bazen evdekilere eşcinsel olduğumu söylemekle hata mı ettim diye düşünmüyor değilim. Gerçi olan oldu ama . Ailemi kaybetmeyi göze alamam. Alırımda almak istemiyorum. Bu kadar zorluk .çektirmelerine rağmen. Onlarıda anlamak lazım. Ben onları anlamaya bu kadar çalışırken onların beni anlamaya çalışmaması çok kötü.

Hep evren işlerime çomak sokar sanıyordum. Bu sefer kendim sıçtım herşeye birde üstüne tüy diktim....

15 Temmuz 2013 Pazartesi

İlk Ayrılış, Hayvan Gibi Özleyiş... -Jack

Şimdi nasıl başlamalıyım yazmaya bilmiyorum hiç. Doktor civanımla yaşadığım koskoca bir haftayı buraya sığdıramayacak kadar yeri büyüdü bende. Rüya gibi şeyler yaşadığımı söyleyebilirim. Mum ışığında yemek yemeler, beraber yemek hazırlamalar, hatta ramazan falan dinlemedik şarap bile içtik Allah affetsin. Şuan daha önemli bir konumuz var. Bugün benim doğum günüm....

Reşit oldum.Hiç bir boka yaradığı yok. Faceden kutlamasınlar diye duvarımı kapattım yinede doktor civanım için paylaştığım durumdan kutlayıp durumu piç ettiler. Zaten ben buna doğum günü değil 15 temmuz vakasının 19. yıl dönümü diyorum. Bu sefer cidden bi vaka. Niye mi ? Hemen anlatıyorum.

Doktor civanım bugün evine döndü. İzmir'e. Hayatımda ilk defa bir sevgilimi terminale yolcu etmeye gittim. Keşke gitmeseydim. Onca insan içinde ağlayıp rezil olmazdım herhalde. Çok farklı bir duygu. Sen yolun kenarında çaresizce otobüsün gitmesini bekliyorsun, o ise camdan sana bakıyor acı acı. Eşcinsel olduğumuz için doya doya öpüp, koklayıp sarılamıyorsun ki. O daha çok koyuyor zaten . Hala etkisindeyim sanırım. Şuan gözümün önüne geldi. Benim yol kenarında ona bakmam. Bir yandan çaktırmadan gözyaşlarımı silmem. Onun ise bana devamlı aşk mesajları atması. Bursa da olduğu her gün buluştuk. Çok farklı bir bağ oluştu aramızda. Terminale gitmeden önceki gün zaten belliydi bunların olacağı. Gideceği için herhalde sabah kahvaltı ettik sonra bir şekilde konu değişti birbirimizi tokatlamaya başladık. Ateşli bir sex sonrası kahkahalar havada uçustu. Yemek yiyip yedikten sonra karanlık çoktu. Mumları yaktık, romantik şarkıların eşliğinde dans ettikten sonra koltukta birbirmize sarılıp ağlarken bulduk. O gece hiç bitmedi. Attığı uzun uzun mesajlar, benim uyuyup uyanıp ona cevap vermem. Hiç geçmedi sanki zaman sabah olup bir türlü kavuşamadık.

Bir ara dalmışım gözlerimi açtığımda hava aydınlık ve telefonumda bir sürü mesaj. Hepsinde beni şimdiden özlediği ve beni ne kadar sevdiği yazılı. Doğum günü olaylarını sevmediğim için kutlamadık hiç. Oda sevmediğim için hiç kutlamadı. Hediye almış bana ve birde mektup yazmış. Sabahın  köründe anatoliumda buluştuk. Orada vermedi giderken verecekti ama unuttu. Aldığını biliyordum. Mektup yazdığından haberim yoktu. Şimdiye kadar kimse bana mektup yazmamıştı. Vermeyi unutunca mesajla yazıp yolladı. Zaten sessiz sessiz ağlıyorum. Mektubu okuyunca tutamadım kendimi. Sesim çok çıktı. Herkes baktı gerçi ama olsun. Mektupta aynen şunlar yazıyor.

Elif geldi.Sonra İrem. Ardından sohbet. Uzun zamandır adam akıllı konuşmamıştık. Ama bunlar bahane olamaz,olmamalı.. Doğum gününden iki saat geç  kutlamamın bir açıklaması olamaz. Seni severken. Her dakika aklımdayken..

Basit bir 'selam'ın beni bu noktaya getireceğini hayal bile edemezdim. O 'selam' o noktada seni bana getirdi.Hayatımın  en özel dakikalarını yaşattın bana.En güzel  duyguları tattım. Her tokatın ayrı bir zevkti. Her gülüşün ayrı bir tattı benim için. Hayatım boyunca o gülüşünü yüzünde görmek için çabalamak , hayatına bir renk , bir ışık katmak istiyorum. Elimi uzattığımda tutmanı ve o eli hiç bırakmamayı istiyorum. Seni istiyorum. Doğum günün kutlu  olsun aşkım. İyi ki varsın , iyi ki hayatımdasın. Seni tam kalbinin derinliklerinden seven aşığın doktor civanın....


Gelde ağlama. Gelde sevme bu salağı şimdi. Ayrılıkları hiç sevmem. Hayatımda yaşadığım acayip deneyimlerden en etkileyicisi. Şuan nasıll özlediğimi size anlatamam. Gelse karşıma sarılmaktan kemiklerini kırabilirim. Tarifini yapamadığım çok şey var içimde. Bir yandan seviniyorum bir yandanda üzülüyorum. Bir buçuk ay sonra gelecek. Gözümde nasıl büyüyor o zaman bir bilseniz. Kokusu hala üstümde. Gideli yirmidört saat olmadı. Bu kadar bağlanacak sevecek ne oldu die düşünüyorum yine birşey bulamıyorum.

Uzun lafın kısası . O gitti ve hersey yarım kaldı. Bir şeyler eksik. Güneş eskisi gibi parlamıyor , hava eskisi gibi temiz değil. Bir bulut çöktü üstüme .Konuşamıyorum, yiyemiyorum, içemiyorum , en önemlisi gülemiyorum. Hayvan gibi özledim. Yapmak istediğim tek şey uyumak. Uyumak ve bir buçuk ay sonra uyanmak.

11 Temmuz 2013 Perşembe

Doktor Civanım,Ah Neler İstiyor Canım. :) -jack

Yazmaya nasıl başlasam bilemiyorum. Doktor civanım baba ocağından çıkıp tee buralara kadar geldi. Tabi ki benim için kaldı biraz. Benim üniversite tercihlerimi yaptık, gidene kadar hergün buluştuk.Yarın dönecek olması ne kadar üzücü olsa da terminale onu yolcu etmeye gideceğim ve bunun bundan haberi yok.

Aşık olmuş olma ihtimalim çok yüksek. Yoksa durduk yere gülerken onu düşünerek ağlamam hiç normal değil. Ramazan ayında yapılmayacak şeyler yapmış olmamız kötü olabilir ama Allah affeder herhalde.
Size hemen buluştuğumuz ilk günü anlatayım sonraki ikici günü ..

Daha ilk buluşmamız ben kara kara düşünüyorum evde ne giysem falan diye. Birde ilk buluşmamız anasını satayım bundaki rahatlığı bir görseniz. İşim var dedi doğalgaz işlerini halletmeye gitti bende evde süslendim püslendim  bekliyorum çagırsada gitsem die.O bekleyiş o kadar kötü ki anlatamam. Bir an çok fazla kızdım mesaj atacaktım -o doğalgaz borularını sana sokayım hadi - diye ama alahtan heyecenadan elim ayağım titriyordu. Her neyse çağırdı bir çağırdı beni yeteneğim olsa uçara gideceğim. O yol gözümde bir büyüyor bir büyüyor anlatamam. Minibüse bindim vesselam tam ineceğim ben onu görünce eli ayağım boşaldı minibüsten inerken kafamı bir vurmuşum kapıya mal gibi aman Allahım. Bu da yüzüme bakmıyor. Bir soğuk bir soğuk. Meğerse çekinmiş biraz. Sonra markete gitti bekle ben geliyorum dedi. O arada tabi ki benim beynimde binbir tilki sikişiyor. Eve geldik ne yapalım ne edelim hadi dedik müzik dinleyelim. Bu başladı bana uzun uzun bakmaya. Hissediyorum baktığını ama ben utanıyorum sonra kızardım herhalde -hadi tercihlerini yapalım aradan çıksın da bize kalsın zaman - dedi. Tabiki laptopa öyle uzaktan uzaktan bakamam haliyle yakınlaştık birazcık. Allahım yakınlaşmaz olaydım. Bir insanın parfümü bu kadar mı tatlı olur. Bak aklıma geldi gözlerim doldu yine.

Oda elini omzuma attı. İnternet nasıl yavaş nasıl yavaş bir şeyi açacak yarım saat. O kadar yakınlaşmısız bilgisayarda yavaş tabi ben dayanamadım boynuna bir öpücük kondurdum. Sonrası geldi zaten. Sonrasını anlatamam aşırı özel. Ama hayatımda bu kadar kaliteli sevişeni görmedim. Başka bir kimliğe bürünüyor sanki.

Sonra biz daha önceden konuşmuştuk.Islak kek yapmayı çok seviyordu bende yaparsın artık falan deyince pastaneden alırız demişti uğraşamazmış. Nasıl sinir olmuştum nasıl ama tabi kide belli etmedim. Sonra müzik dinlerken bir anda kalktı -buraya geldin ama yan gelip yatmak yok , kalk kek yapacağız - dedi. Beni bir görseniz bir görseniz bir kötü oldum betim benzim attı korktu birşey oldu diye. Neyse kalktık yaptık keki. Tabi bizim evde mikser olmayınca mikser nasıl kullanılır bilmiyorum ki. Rezil oldum orada ama  pek bozuntuya vermedi. Tabiki keki karıştırırken sarılması falan beni yerden yere vurdu. Hayatımda hiç biriyle kek yapmamıştım. Hemde o şekilde.

Kek doyurmadı bizi koca tepsi pizza söyledik. Hayvan gibi yedik, hayvan gibi yiyiştik. Beni etkileyen çok önemli birşey daha yaptı. Bu sefer dedim tamam kesinlikle oldu bu iş . Sarılarak uzandık müzik çalışşıyor bir yandan bir baktım kalbimin olduğu yere bir şeyler çiziyor -ne çiziyorsun - diye sordum . hiç birşey demedi bir daha çizdi anlamam zor oldu ama olsun . Meğerse göğsümün üstüne -MİNE- yazıyormuş. Ben salak gibi -mine kim allah aşkına - diye sorunca bastı kahkahayı. İngilzce -BENİM- demek miş. Öpücüklere boğdum ama o hala gülüyordu. Haklı oda ne yapsın :)

Birinci günümüz böyle geçti. Rüya gibiydi. Siz ikinci günü bir bilseniz var ya anlatırken bile elim ayağım titriyor. Rüya olmasında  çok korktum ve hala korkuyorum. İkinci günü anlattığım bir gün buluşmak üzere ben gidiyorum doktor civanımı düşüneceğim... :) <3