30 Ağustos 2013 Cuma

İzmir'in Öteki Yüzü.. -Jack

Hey guyssss!

bir aya yaklaşık bir şey yazmıyorum  blog falan. Her yaz olduğu gibi klasik İzmir turuna çıkmış olmam buna engel oldu diyebilirim. Çok fazla komik ya da duygusal bir şeyler yazacağımı sanmıyorum açıkcası.

İzmir ahh İzmirrr... Normalde İzmir'e  annem yıllık izinine  çıktığı zaman gelirdik.  Ama ben üç buçuk  haftadır sevgilimin, doktorumun , hayatımın anlamının vs vs. Yüzünü görmediğim  için annemden önce kalkıp İzmir'e  geldim.  Doktora sürpriz yapacaktım ama  benim sevgili sevgilim ben İzmir'e  giderken  kuşadasına gitmeye kalkınca yapacağım sürprizi bozmak zorunda kaldım. Eğer gitmeseydi bir anda karşısına çıkacaktım ama öyle olmadı. Her neyse o beş saatlik yol gözümde öyle büyüdü ki  zaman geçmek bilmedi. Etrafa bakmaktan  herşeyi ezberledim diyebilirim. Koca bir sırt çantası ve annem sırf gitmeyeyim diye valizleri sakladığı için koca bir poşet çanta ile izmire gittim.

Bunların hepsi boş detaylar. İzmir'e vardım ve doktorumla buluşmaya gittim.Ben o kadar uzun yoldan geldim yine beni bekletti. Tam yarım saat bekledim kendisini. O anki halimi görseydiniz sanki 'şans kapıyı kırınca' programına katılmışım, yanımda Sinan Çetin , arkadan  o gereksiz gerginlik katan müzik. Nereden geleceğini bilmediğim için nereye bakacağımı  şaşırmış bir vaziyette  doktorumu gözlüyordum. Birde karşı yolda benim doktor çıktı.  Bir güneş gibi doğru şehre. Biraz gerizekalı çünkü karşıdan karşıya geçerken az kalsın araba çarpıyordu. Onun için kızamadım zaten özlediğim için. Onu görünce ne yapacağımı bilemedim. Elim ayağım nasıl boşaldı , ayakta durmakta güçlendim bi ara . Zaten İzmir havası çok boğucu beyin amcıklaması geçiriyorum, birde uzun zaman sondan aşkından öldüğüm   sevdiceğimi görmek dahada beter yaptı beni. Bak gözlerim  doldu yine..

Karşıma geldi etrafa bakmadan bir sarıldım. Kokusunu içime içime çektim,iliklerime kadar yerleşti kokusu. Çok özlemişim hayvanı. Eşyaları yüklendik ve doğru Konak ,Alsancak  her yeri gezdik. Daha öncede gelmiştim buralara ama hiç bu kadar güzel olduğunu farketmemiştim. Aşık olmak  insanı ister istemez değiştiriyor. Yediğiniz yemekten , içtiğiniz sudan  aklınıza gelebilecek herşeyden zevk alıyorsunuz. Ama siz siz olun aşık olduğunun zaman uzaklaşın oradan .

Çok dengesiz oluyorsunuz bi kere. Gülerken ağlayabiliyor ya da en ağır duygusal şarkılarda  gülebiliyorsunuz. Hele de karşı taraf öküz olup duygularını size en yoğun şekilde yaşatıp  ve bir o kadar da üzmeye meğilliyse. Üzme konusunda  da sırf  kendisi alışık olmadığı için. ( şimdiye kadar en uzun ilişkisini yaşıyor da )  Birbirimizi kaybetmekten korktuğumuz  zamanlarda sırf daha çok bağlanmayalım diye kim kimi üzüyor muhabbetinde ayrılma eşiğine kadar  bile gelebiliyorsunuz. Benim en çok sevmediğim şeylerden bir tanesi de telefonda kavga etmek. Hiç bir şey  çözülmüyor. Çünkü gözlerine bakamıyorsunuz, sana nasıl baktığını göremiyorsunuz, kokusunu duymuyorsunuz , san ne kadar kızdığını  dahi anlayamıyorsunuz. Ne cevap versem diye kırk takla  attığım zamanlar olmadı değil. En azından yüz yüze tartıştığınız zaman kavganın sonu ateşli bi sexle bitiyor. Birde bu mesajlaşma olaylarında  duygusallık çok saçma gibime gelmeye başladı.  Biri sana ' seni özledim ' diyorsa  ' bende seni özledim' demek çok pasif kalıyor bence. 'Seni özledim ' diyen birine 'bende seni özledim '  denmez ki. Gözlerine bakarsın, sarılırsın yada benim yaptığım gibi  tokat atıp ' beni bırakırsan sikini kopartırım '  der ve kemiklerini kırana kadar sarılırsın.

Böyle konuştuğuma bakmayın ilişki uzmanı falan değilim.Olamam da . Hele şuan yaşadıklarımı doğru düzgün anlatmamı da beklemeyin. Çünkü hiç yaşamadığım şeyler. Ben bile şaşırıyorum  kendime bazen . Hatta o kadar şaşırıyorum ki rüya mı değil mi diye doktorun orasını burasını çimciriyorum.  Eski sevgililerimden hiç birine yapmadığım şeyler ve hiç  söylemediğim şeyler söylüyorum.  Bi acayip insan oldum çıktım ortaya. Yazdıklarımdan az çok tanımışsınızdır beni. Şimdiye kadar kaç defa aldatma lazımdı.. Ama yok bir insana yan gözle bile bakmadım. Tanıştığımız günden beri sadık oldum, sadece o olsun  istedim . Hala daha aynı fikirdeyim. Ve gün geçtikçe daha da çok aşık oluyorum.  Ergen gibi  konuşmak istemem ama cidden yarın öbür gün bu ilişkim biterse  kimseye kolay kolay ısınamam herhalde.
(OFF düşüncesi bile kötü.)

Çok başka şeyler. Sahilde oturmamız, 'çiğden çekirdeakk' diye bağıran çekirdekçi, 'fal bakayım mı  be ablam' diye gelen geleneksel şalvarlı roman kadını, büyük bir dalganın  gelip sırtımızı ıslatması, çekirdeğin içini biriktirip sahil kenarındaki  kuşları beslememiz, oturduğumuz yerde  çalan  Sıla'nın Vaveyla albümü  , insanların içinde öpüp koklayamamanın verdiği aciz bakışlar, güneşin batışını seyretmemiz .. Herşey o  kadar başkaydı ki. Hiç yapmadığım, yaşamadığım şeyler. Çok farklı  herşeyiyle herşey. Söylenecek daha fazla şey olduğunu bende biliyorum. Ama bir süre sonra kelimeler bile yetersiz kalıyor.

Mesela nasıl onu sevdiğimi, aşık olduğumu ve gün geçtikçe daha çok sevip, aşık olduğumu anlatamam yani. Bu sefer ki olacak galiba. Ne çok cıvık ne de çok kasıntı bir ilişkimiz var . Herşey dozunda ama çok fazla yoğun. Açıklaması bile saçma oluyor bakın. Neyse  Allah herkese versin :))