17 Kasım 2012 Cumartesi

Bir umut belki olur -jill


Zor sevmek için aptal olmak gerekir ve zoru başarmak içinde çalışkan. Neyse ki bunların ikisi de bende yok. Önce bir bakarım zor mu diye, zorsa vazgeçerim. Çünkü ölümüne tembelim.

Hayatım Taylor Momsen tadında ilerlemeseydi belki bu kadar da zor olmazdı. Rol icamı cici kız, normal zamanlarda cehennemin dibine gidilesi. Bazen roller karışabilir ve herneyse kötü şeyler olabilir işte.
Mesela birinden tuvalete gitmekten vazgeçermiş gibi vazgeçebilirim. Yalnız tuvalet diye geçmeyin kana karıştımı fena. Kıyametten umudu kestim. Gay olmaması falan hiçbir şey ifade etmiyor artık, teee en başta gay gözüyle bakıp ‘Benim olmayan erkek bacımdır’ modun da, biskolata tadında yazmışım kafama. Belki de bu yüzden Sinan’da benim bacımdır.

Vazgeçtim kanka, bir erkek bu kadar zor olmamalı. Bakın Ferhat’la Şirin’e bakın Aslı ile Kerem’e bakın Leyla ile Mecnun’a. Fuzuli Leyla ile Mecnun’u fuzuli yere yazmamış. Zor olan kızdır, erkek zorlanır.
Sinan için kılımı kıpırdatmıyorum artık. Tabi bunu derken beyaz atlı prensimi bulduğumu sanıyordum. Yalan oldu atlar, saraylar. Bulana kadar çok uğraşmıştım çok erken gitti yaaa.

Ee tabi ki ortada fol yokken yumurta yokken hatta çocuk bile yokken ben gene kendi kendime gelin güvey olmuşum. Tabi ki en baştaki zoru seven benim.

Fakat her şeyin bir zamanı olduğunu bilmeyecek kadar salak değilim. Hahayt ben şeytana papucunu ters giydiririm be. Evrenin ağzına sıçarım.

Çok önceden tanıdığım bir çocuğu ayarladım kurtulayım şu lanetten diye. Tohumları ektim filizlenmesini bekliyorum. Azcık baş göstersin bakın bakalım atlamıyor muyum beyaz atlımın arkasına gitmiyor muyuz onun o altın sarayına. Eee ekinler baş göstermeden kör buzağı topallamaz.
Evren bu kez siktim seni!




Sabahları kalkıp her gün bir öncekinden farklı bir şey bulayım da konu konuyu açsın diye arkadaşlara soruyorum. Okulda sikilmedik kafa bırakmadım. ‘günaydın’ harici bir mesaj arıyorum napayım. Tam aklıma bir şeyler geliyor yok bu çok samimi oldu, yok bu çok salakça çocuk beni salak sanmasın.

Tabi ki düzgün mesajlar atamıyorum misal “ Hadi bu sefer ilk mesajı da sen at” bre aptal, moron! Neyseki çocuk çok ÖKÜZde ben bir yerden kurtarıyorum.

Ya rab! Ben sana ne ettim büyük baş hayvanlardan önüme çıkartıyorsun. Benim hayırlı kısmetim bu mudur? Bir COWBOY biri ÖKÜZ biride dana olsun yanında eksik kalmasın bari.

“Bir erkek Taylor Swift dinlerse ondan bir şeyler kapmıştır yae” demiştim yanlış demişim, öküz camış.
Geçen gün koridorda karşılaştık selam vermedi, hiç mesaj attığını da görmedim. Acaba o öküz değil de ben mi çok çirkinim ama mesajlarıma anında cevap veriyor ama geçende çağırmıştım aceleyle gelmişti nefes nefese kalmıştı öküz. Tamam bende selam vermeden önce ekşi yemiş bebek gibi bakmıştım suratına belki ondan eğdi kafasını geçti yanımdan. Sevimliydim ama.

O kafasını eğip yanımdan geçince bende Jack’e baktım öyle, bir tek o çekiyor çirkin hallerimi, öyle arkasından bakmayayım diye döndüm Jack’e baktım. Ööööyle baktım Jack’e baktım.

-Jill
o taylor swift seviyor



Ben taylor monsen'ı

12 Kasım 2012 Pazartesi

İntikam soğuk yenen bir yemektir hocammm Jack


Ortalığın götüne koydum yine...

Şunu söylemek istiyorum,bu blogu açmaktaki amacımız okulda yaşadıklarımızı götlü göbekli anlatıp,sevmediğimiz tipleri tecavüz edilmiş ördek gibi çekiştirip sene sonuna açıklamaktı.Şimdi bunu neden söylüyorum çünkü okulda bir cacık olduğu yok.Dershanede oluyor ne oluyorsa.

Yine dershanedeki bir kurbanın götüne koymuş bulunmaktayım. Hatırlarsanız benim Türk Dil ve Edebiyat hocam Bursa'nın ağır ibnelerinden çıkmıştı.Benim odunlar kralıda bunun üzerinden geçmişti.Zamanında çok peşinden koşmuşlar ama şuan kimsenin sikine taktığı yok ama o kendisini hala bulunmaz Hint kumaşı sanıyor enayi.

Yine karga bokunu yemeden önce uyanıp bi telaşla evden çıkıp ayakkabılarımı durakta giydiğim bir sabah.Akşamdan kalma fahişeler gibi dershanenin yolunu tutuyoruz Jill ile.Ertesi akşamın etkisi de var tabi çünkü Kıyamet bir daha yüzümüze bakacak mı,bakmayacak mı onu düşünüyoruz.Ben bir yandan da gece Tekyön'e giden odunlar kralına telefonda saydırıyorum.(tekyön: İstanbul da bir gay bar.)Uyuşuk uyuşuk yürüdüğümüz için dershaneye geç kaldık iyice.

Dershaneye vardık derse girdik vesselam.Tenefüs zili çaldı ben Kıyameti'nin yüzüne bakamayacağım için çıkmadım hiç.On dakika dayanamadım bende çıktım.O her zamanki gibi terasa çıkmıştır düşüncesi ile attım kendimi sınıftan dışarı nitekim öylede olmuş terasa çıkmış.Terasda da bizim hoca var.Çok pis ikilemde kaldım.Kendimle cebelleşirken benim yan komşum olan otuş beş yaşındaki kadın beni kolumdan tuttuğu gibi doğru terasa çıkarttı.Yeni koliden çıkmış gibi halsiz olan bedenimi ufacık kadının savurarak terasa çıkartması tesadüf değil birinin beni zorlamasına ihtiyacım var çünkü ben hard seviyorum.Neyse gelgelelim
yukarı çıkmamız bir şeyi değiştirmedi.Kıyamet karşıda bakıyorum oda bakıyormuş Jill öyle söylüyor.Jill de ortalığı kızıştırıyor. Bizim kıvırcık saçlı Amy Winehouse'ye benzeyen arkadaşımız Amy'i biliyorsunuz.İşte bu kıvırcık arkadaş neyse kötü bir şey söylemeyeyim iyi kız ama hocanın eşcinsel olduğunu bildiği halde hala yakışıklı falan die hayranlık duymaya devam ediyor.İşte o hocayla konuşurken hoca bir anda bizim olduğumuz tarafa doğru baktı.Ne oluyor die gittim -ne olmuş kii.- die bi şirinlik yapayım dedim götümde patladı.Yok bişey seni ilgilendirmez gibi bir bakışın ardından hoca çekti gitti.

Nasıl içime oturdu o bakışı varya.Yüz ifademden nasıl acı çektiğimi anlarsınız.Zaten sinir oluyorum benim odunlar kralıyla yatmış orospu birde düğün muhabbetini biliyorsunuz zaten.Eğer unuttuysanız'ortalık orospusu olmuş namustan söz ediyor pezevel' yazımı okuyun.O akşamında birikintisi var tabi.Ben hiç dururmuyum durmam.Direk bu durumu odunlar kralına anlattın ne yapalım edelim falan.Sağolsun hemen hocanın numarasını buldu dedi hocana sor bakalım bu numara onunmuymuş.Dedim büyük bi zevkle.Dershane
bitti biz Jill'le çıktık yemek yedik tekrar dershaneye döndük.Terasa çıktık,test falan çözüyoruz.Jill'e dedim -ben yapamayacağım- Jill de gazı veriyor tabi.'korkak yapsana işte malzeme çıksın,hem zaten sinir oluyordun,sen yapmıyorsan ben yaparım bak' , gibilerinden. Benim kalbim nasıl atıyor ama odunlar kralını görünce bu kadar atmıyor kalbim.Göt korkusuna geldim herhalde. Kafamda düşünüyorum ya beni dershaneden attırırsa falan.Sonra dedim -babasını sikerim böyle işin yapayım anasını satayım o bakışı ona yedireceğim.-Verdim kendime gazı. Jill'e dedim'sus dersine çalış sakinleşmem lazım yapacağım izle ve gör.'

Zil çaldı.Benim başladı elim ayağım titremeye.Jill de kolumu mosmor yapmakla meşgul.Heryerim uyuştuğu için bi bok hissetmedim o ayrı birşey.Birde tek çekindiğim konu karşımızda Kıyamet ders çalışıyor.Beni iyice yanlış tanısın istemiyorum falan.Yapacağım dedim bir kere yapmam lazım diyerekten.Öğrenci zilini bekledim.Düşünüyorum öğrenciler girsinde öyle sorayım numarayı çünkü bende laf sokacağım öğrencileri duyup rezil olmasın.Yine nasıl ince düşünüyorum.Dakikalar geçti artık dayanamadım ellerim ayakkarım
titreyerek kalktım ayağıya  anne annem gibi yuruyorum hocaya doğru.
-Hocam bu sizin numaranız mı?
-Evet,nerden buldun?
- ESKİ SEVGİLİNİZDEN ;)
-Kimmiş o eski ssevgilim ayrıca sen benim eski sevgilimin kim olduğunu bilmiyorsun.
-Fazla bişey diyemem sadece sordum ayrıca emin olmayın bu kadar hiç birşey göründüğü gibi değil.
-SAnmıyorum bileceğini
-Merak etmeyin size bi zararım dokunmaz.
-Benim kimseden korkum yok!
-İyi dersler hocam ;)

Ve hoca direk telefonuna sarıldı.Birilerini aradı kesin eski kırıkların

10 Kasım 2012 Cumartesi

Gülüşüne kurban olduğum.... Jack


Jill ile eşcinsel avına çıktıktan  sonra arta kalanlar...

Jüll şuan karşımda ve okulda aşık olduğu Burak'a sorduğu -eşcinsel misin?- sorusuna aldığı cevabın şaşkınlığıyla blog yazıyor. Bana da okutmuyor orospu.O kızda da ne sanş var.Kime baksa  Eşcinsel çıkıyor.Burak'ı o yazıyor zaten.Bende size Kıyamet'i anlatayım .Jill gülüşü tatlı olan ve eşcinsel olduğundan süphelendiğimiz çocuğa verdiği isim.İsim takmada üstüne yoktur.Neyse  konuya bir giriş yapalım.

Dershanede gülüşü tatlı,sarışın,konuşması falan çok tatlı ama elleri küçük ve zayıf olan bir çocuk var.Jill'in baktığı çocuklardan bir tanesi.Hatta bir ara kim ayarlayacak diye iddiaya bile girmiştik.Bende benim odunlar kralına çocuğun fotoğrafını atmıştım. Gözü bi yerden ısırdığı için kesin birşey söylemedi.Bende adamı nüfus müdürlüğü gibi kullanıyorum yemin ederim.

Ama şimdi. Çocuk da az değil mesela Jill ile yolda yürüyelim yanımızdan geçerken sadece bana selam verir.Yanımdan geçerken sempatiklik olsun diye tek kaşı kaldırıp sert bakmaya çalışıp arkasından o muhteşem gülüşünü yapması cidden insanın aklında soru işaretleri bırakmıyor değil.Bende facede ekleyeyim dedim çocuk kabul etmedi.Baktım internetten bişeyler yapamıyorum dedim bende sırnaşayım çocuğa. Nitekim de  öyle yaptım.

Hafta içi etütlerinde oturup test çözerken Jill hararetli hararetli  yanıma gelip -Kıyamet yan sınıfta hadı gidelim- demesi bendeki havai fişekleri falan patlatıp beynimin amına koydu.Test kitabını kapatıp bir gidişim var bir görseniz dersiniz tabakhaneye bok yetiştireceğim.Matematik sınıfına bir girdim.Herkes şaşırdı.

Tabiki baktım orada kendimi ağırda satayım derken gittim etüt odasına.Arkamızdan o da geldi.Bilerek mi yapıyor anlamadım. Ne die geliyorsun arkadaşım sen.Zaten aklımda hiç  bu çocuk yoktu.Jill orospusu soktu aklıma. Bi kere ben el fetişistiyim elleri güzel olmayan birine karşı ilgi duyamıyorum arkadaşım yapacak bişeyim yok.Hadi madem etüt odasına gelmiş laf atayım dedim .Jill'in kolumu mosmor etmesi yüzünden bunlar.-Ne zaman çıkıyorsun çıkarken haber ver beraber çıkalım- dedim.O da dunden razıymış herhalde matematik odasına gitti ve soruları hızla sordu.ardından geldi -hadi gidelim- dedi.

Sen gidelim dersinde ben gitmezmiyim annemmmmmmm :* Zaten matematik odasıda sorularını sorarken gittim biraz yanına sıranın altından ayaklarımız değdi falan bir etkileşim.Kendi kendime gelin güvey olmakta üstüme yoktur.Yanlışlıkla olmuştur dyie dikkate almamıştım fakat et ete değecek hacı.Jill zaten rahat durmaya meraklı değil eşcinsel misin dyie soracakmış. Burak'a sordu ya hızını alamadı herhalde.Hiç bişey demedim.

Neyse biz dershaneden üç silahşörler gibi yağan yağmurun altında çıktık.Benim kapşonlu hırkam var,Jill'in kapşonlu hırkası var, Kıyametin gömleğinin altında bile atlet yok.Çocuk hasta olacak.-Gel benim hırkanın altına girelim- desemde istediğim realsiyonu alamadım çünkü ben söyledikleri anca lafta kalan insanlardanım.Tamam geliyorum dese yanlış anlaşılır gelme diyecek kadar salağım,malım.Artık sen ne dersen.Ne desen haklısın..

İlgilendiğimi bilsin die dershaneye geri döndüm.Dershanenin kayıp eşyalarının olduğu bölümden şemsiye alacaktım.Baktım yok gittiğime pişman oldum.Çocuk daha çok ıslandı benim yüzümden.Daha çok ıslanmayalım die hızlı hızlı yürürken Jill'in ard arda sıraladığı sorular aynen söyle.
-Sence kadınlara el kalkar mı?-
-Hiç birşey göründüğü gibi deil dimi?-
-Ne burcusun?- (genelde boğa burçlarının eşcinsel olma ihtimalinin daha yüksek olduğuna dair bir şeyi inanıyoruz.)
-Eşcinsel misin?-İşte bu  bütün her şeyi belirleyen soru.Ben olsam soramazdım.Ama Jill yüzsüz sorar o.Gerçi cevabını aldı da.
Kıyamet bir cevap patlattı 'hayırrr' die. Jill neye uğradığa şaşırdı.Gergin bir ortamla metroya varmışken.Kıyametin metrosu geldi.
Çocuk yine bana selam verip metrosuna gitti. Jill sik gibi kaldı ortada.Ben sırıtmaktan yüzüm uyuşmuş bi şekilde Kıyamet'i gönderirken Jill'e bir baktım sezercik gibi bana bakıyor.Onu öyle görünce benim surat bir düştü,bir  hüzün kapladı bedenimi.

Eve gidene kadar benim odunlar kralına sordum.Nasıl anlarız falan die bide olanları anlattım bana -geri zekalı bir ayarlayamadın çocuğu- dedi .Düşenede birde o vurdu.Taktik falan verdi söyle yap böyle yap bide Kıyametle yat ama sakın aşık olma dedi. Seviyor mu sevmiyor mu anlamadım onuda neyse.


Aslıda yasıtlarıma bakmam,etkilenmem bile ama sağolsun Jill ve odunlar kralı işi inada bindiriyorlar.Buradan onların ikisinede selam söylüyorum.Odunlar kralı ne kadar okuyamayacak olsa da....

                                           
                                        Rick Martin bir bu adam iki arkadaş...







Adamdaki vücuda hayran kaldım klibini telefonuma bile indirdim...













6 Kasım 2012 Salı

Esrarlı gözler.... Jack


Merhaba dostlar...

Böyle gazino şarkıcılarının şarkıya başlamadan önce söylediği laf gibi -merhaba dostlar.Sıradaki şarkı dünyayı durdurup inmek isteyenlere gelsin - der gibi başladım çok şaçma salak oldu.Neyse saçmalamamaya kararlı bir şekilde yazıma başıyorum.

Çok monoton geçen hayatımdan sonra benim pezevenk babamın kopyası olan abimin evde bulduğu parşomen kağıdı ile başladı  herşey. Kendisi elindeki parşomen kağıdını bana göstererek -bu esrar kağıdı ne arıyor bu evde- diyerek bana suçlu suçlu bakması ona olan nefretimin üstüne cila oldu.Annemin yanında söylemesi tabi olayları daha çok karıştırdı.Annem biraz evhamlıdır.
Eşcinsel olduğumu öğrendiği zaman ben annemin gözünde tertemiz pak bir çocuk olmaktan çıkıp sadece götümü siktirip göt siktiğim için herşeyi  yapacak bir tip haline geldim.Tabi esrar içme ihtimalim onlara göre daha yüksek.Bir şekilde kafamdan savıp surat yaparak yatmış olsamda annemin içindeki kuşku bitmemiştir ve bitmeyecektir.Üstüne daha çok  şeyler eklenir hatta.

Nitekimde öyle oldu.Bu olaydan sonraki gün evde kayıp olan 50 liranın sorumlusu ben oldum.Yine aynı suçlu bakışlar.Yine aynı tavırlar ve yine aynı Jack her boku yiyebilir bütün şuçların ibnesi düşüncesi.Artık susmaktan yorulmuş olacağım ki bir anda -evet parayı ben çaldım çünkü siz bana esrar parası vermiyorsunuz-diyerek yalan söylersem belki öyle bişey yapmayacağımı anlarlar die bağırdım.Annem  fil kulağı kadar buyuk yer kaplayan ama ip ince olan vicdanını sızlatarak konuyu kapattı.(Ne kadar güzel benzetmeler yamıyorum lan :D).Olaylar hep ard arda gelişiyor.Bunları olayları kafaya takan ben bir sonraki gün baş
ağrısından ölmek durumdaydım.Genelde kafama taktığım zaman oluyor.Aslında gereksiz bişey çünkü ailemin ne bok olduğunu  biliyorum.Hem anne tarafında  hayır yok hemde baba tarafından benim kendi anne ve babamdan hayır beklemem çok saçma olur.Annemin yinede hakkını yiyemem tabi kadın uğraşıyor ama bi yerdende sıçıyor her şeyin içine.

Neyse  benim baş ağrım uyumadan geçmez.Dershaneden erkenden çıktım geldim Jill'i ikna edene kadar canım çıktı.Dershanede kalalım da kalalım Sinan var ya ondan herhalde.Eve gidip yattım.Akşam saat 10'a doğru yemek yemeğe falan uyandım.Annem baklava yapmış,kek yapmış kendını affettirmeye uğraşıyor. Abimde gitmiş kola almış kolayı çok sevdiğimi biliyor tabi.Soğuk bir şekilde teşekkur ettikten sonra yattım zibardım yine.


Bi güzel afiyetle yedim ama neye yarar onca sey yapmışsınız sıçmışsınız ağzıma neye yarar.....

5 Kasım 2012 Pazartesi

Hiç Birşey Göründüğü Gibi Değil! -jill


Jack’in bana eşcinsel olduğunu açıkladığı günü hatırlıyorum da ne kadar patavatsız olduğunu bir kez daha anlıyorum. Ne kadar yersiz, gereksiz bir şeymiş ama olacağı varmış ki olmuş diyorum.

Hayatım boyunca yapmam gerekenlerin uzunca bir listesini çıkarmıştım, tam iki sayfa tutmuştu. Maddelerden biri de bir eşcinsel dost edinmekle ilgiliydi. Nasıl fantezilerim var tahmin edemezsiniz, henüz ben kendi bilinç altımı çözmüş değilim.

Bir eşcinsel dostumun olmasını o kadar çok istemiştim ki evren onu götüme soktu. Evren böyle dengesiz aslında sen bazen çok istersin o üçün birini bile göstermez sonra bazen gene çok istersin o seni ağzına kadar doldurur. Iıı tamam bu pek iyi bir örnek değildi. Hakkımızda hayırlısı tabi ama gereksiz şeyler nerde evren orada!

Jack tam da o gün bana “Hiçbir şey göründüğü gibi değil.” Demişti.

Dün Burak’la konuşurken konu onun beni sevmesine geldi –günahı kadar sevmez-. Kaç gündür 
konuşmamamıza rağmen (ve bunun bence okula gelmeyen zayıf sıra arkadaşımla alakası var, o geldi Burak’ta geldi ama hiç bir şey göründüğü gibi değildir.) ve benimle konuşmaya başladı.

Bende az değilim yolda görsem selam vermem ama çocuğun benimle ilgilenmesini istiyorum.  Ama onun beni sevmesini de isterim çünkü Çağatay Ulusoy’un fotokopisi gibi çocuk, maşşalak

Konunun beni sevmesine geldiğinde Burak’ın yüz ifadesi biraz değişti, aha çocuk şimdi senden tiksiniyorum, yüzüne bile işemem senin derse ne bok yerim diye düşünüyorken “hiç bir şey göründüğü gibi değil” dedi. Yani hiç bir şey ne gibi görünüyordu ki öyle göreyim.

Kesin dedim bu beni boka benzetiyor ama söylemeye çekiniyor. E tabi o yakışıklılıkta bir çocuğun ağzından bok kelimesini çıkartamazsın ki. Görüntüye yakışmıyor. Dublaj yapsan gene olmaz.

Zaten o onu söyledikten sonra sohbeti toparlayamadık, imdadımıza zil yetişti. Sağol zil iyi ki varsın.

Dün neredeyse kafayı yeme noktasındaydım. Ay bu çocuk kesin bana bok dedi. Aklımda sürekli söylediği söz. Bir anlam vermeye çalışıyorum ama sürekli Burak’ı bana bok derken düşlüyorum. Yahu tipi değilmişim işte, neden zorluyorsam. Sevgilisi vardır, evlidir belki beşik kertiği şeysinden vardır.

Bütün bu şüphelerimden bugün arınacağımdan haberim olsaydı keşke de bende beynimi sikko düşüncelerle doldurmasaydım. Fakat siktiğimin evreni beni bekar bırakmakta kararlı ki bu gün Burak’a bu soruyu sordum. “ Sen eşcinsel misin?” Eee, neydi o söz. “Evren içimizde.” Aklıma gelen başıma geliyor derken lanetli olduğum gerçeği yüzüme şılap diye çarpıverdi.

Bu soruyu heterolardan birine sorsam ağzıma sıçardı ya da en azından hayır derdi. Yok la ne diyorum ben, kafamı yararlardı yeminle. Kerşke o da kızsaydı, küfretseydi, kalbimi parçik pinçik etseydi, gözlerimin içine bakıp BOK deseydi. Ağzımın içine ishal ishal sıçsaydı, dibine kadar razıydım.

Ama  o ne yaptı. Sustu ve bakışlarını başka yöne çevirdi. Direttim, gözlerini kaçırdığı yerden tekrar bana çevirdiğinde ben hala ona bakıyordum.

“Yoo..” dedi. Neden? Neden sesin çatallandı. Tanrım neden?

Lanet edilecek çok şeyim var fakat üzerimdeki lanete lanet ediyorum. Kime ne yaptım da evren ağzıma yüzüme pisledi. Siktiğimin evreni embesil bir lisesli. -jill