Jack’in bana eşcinsel olduğunu açıkladığı günü hatırlıyorum da
ne kadar patavatsız olduğunu bir kez daha anlıyorum. Ne kadar yersiz, gereksiz bir
şeymiş ama olacağı varmış ki olmuş diyorum.
Hayatım boyunca yapmam gerekenlerin uzunca bir listesini
çıkarmıştım, tam iki sayfa tutmuştu. Maddelerden biri de bir eşcinsel dost
edinmekle ilgiliydi. Nasıl fantezilerim var tahmin edemezsiniz, henüz ben kendi
bilinç altımı çözmüş değilim.
Bir eşcinsel dostumun olmasını o kadar çok istemiştim ki
evren onu götüme soktu. Evren böyle dengesiz aslında sen bazen çok istersin o
üçün birini bile göstermez sonra bazen gene çok istersin o seni ağzına kadar
doldurur. Iıı tamam bu pek iyi bir örnek değildi. Hakkımızda hayırlısı tabi ama
gereksiz şeyler nerde evren orada!
Jack tam da o gün bana “Hiçbir şey göründüğü gibi değil.” Demişti.
Dün Burak’la konuşurken konu onun beni sevmesine geldi –günahı
kadar sevmez-. Kaç gündür
konuşmamamıza rağmen (ve bunun bence okula gelmeyen
zayıf sıra arkadaşımla alakası var, o geldi Burak’ta geldi ama hiç bir şey göründüğü
gibi değildir.) ve benimle konuşmaya başladı.
Bende az değilim yolda görsem selam vermem ama çocuğun
benimle ilgilenmesini istiyorum. Ama
onun beni sevmesini de isterim çünkü Çağatay
Ulusoy’un fotokopisi gibi çocuk, maşşalak
Konunun beni sevmesine geldiğinde Burak’ın yüz ifadesi biraz
değişti, aha çocuk şimdi senden tiksiniyorum, yüzüne bile işemem senin derse ne
bok yerim diye düşünüyorken “hiç bir şey göründüğü gibi değil” dedi. Yani hiç bir
şey ne gibi görünüyordu ki öyle göreyim.
Kesin dedim bu beni boka benzetiyor ama söylemeye çekiniyor.
E tabi o yakışıklılıkta bir çocuğun ağzından bok kelimesini çıkartamazsın ki.
Görüntüye yakışmıyor. Dublaj yapsan gene olmaz.
Zaten o onu söyledikten sonra sohbeti toparlayamadık, imdadımıza
zil yetişti. Sağol zil iyi ki varsın.
Dün neredeyse kafayı yeme noktasındaydım. Ay bu çocuk kesin
bana bok dedi. Aklımda sürekli söylediği söz. Bir anlam vermeye çalışıyorum ama
sürekli Burak’ı bana bok derken düşlüyorum. Yahu tipi değilmişim işte, neden
zorluyorsam. Sevgilisi vardır, evlidir belki beşik kertiği şeysinden vardır.
Bütün bu şüphelerimden bugün arınacağımdan haberim olsaydı
keşke de bende beynimi sikko düşüncelerle doldurmasaydım. Fakat siktiğimin
evreni beni bekar bırakmakta kararlı ki bu gün Burak’a bu soruyu sordum. “ Sen
eşcinsel misin?” Eee, neydi o söz. “Evren içimizde.” Aklıma gelen başıma
geliyor derken lanetli olduğum gerçeği yüzüme şılap diye çarpıverdi.
Bu soruyu heterolardan birine sorsam ağzıma sıçardı ya da en
azından hayır derdi. Yok la ne diyorum ben, kafamı yararlardı yeminle. Kerşke o
da kızsaydı, küfretseydi, kalbimi parçik pinçik etseydi, gözlerimin içine bakıp
BOK deseydi. Ağzımın içine ishal ishal sıçsaydı, dibine kadar razıydım.
Ama o ne yaptı. Sustu
ve bakışlarını başka yöne çevirdi. Direttim, gözlerini kaçırdığı yerden tekrar
bana çevirdiğinde ben hala ona bakıyordum.
“Yoo..” dedi. Neden? Neden sesin çatallandı. Tanrım neden?
Lanet edilecek çok şeyim var fakat üzerimdeki lanete lanet
ediyorum. Kime ne yaptım da evren ağzıma yüzüme pisledi. Siktiğimin evreni
embesil bir lisesli. -jill
haha oysa bu cümleye Jack'ten alışık olman lazım dı ve ilk dediğinde anlamalı idin :)
YanıtlaSilonun jeton köşeli gayet normal :P JAck
YanıtlaSil