28 Aralık 2014 Pazar

Geç Kalınan Yazı.. -Jack

Çok önceden yazmıştım bu yazıyı fakat depresyon alışma sureci falan gibi gereksiz hallerden sonra anca vakit bulabildim. Gerçi hala alışamadım. Hala depresyondayım. Ama yazmazsam da çatlarım...

Uzun zaman oldu gençler, çok şey oldu. Üniversiteyi kazandım. Yurtta yalnız kaldığım için yazabiliyorum. Daha geleli yirmidört saat bile olmadı. Başlıyorum yazmaya .Gerçi okuyan olur mu o kadar sure yazmadıktan sonra orası malum.

21 haziran  2014 Biliyorsunuz kısa ama etkili bir aşk yaşadım. Bu aşkla  26 haziran da tanıştığım için bi melankoli, bi ölü balık gibi boş boş bakmalar etrafa doktor aklıma gelmesin diye skype de birileriyle konuşuyordum. İşte tanışmalar,dertleşmeler, fotoğraf göndermeler falan kafamı dağıtmaya çalışıyorum. Aynı zamanda çizim falan yapıyorum. Çünkü malum   işte vakit bulup ders çalışamıyorum. Hem çizim yapıyorum, hemde dinleniyorum. Bu arada LYS'den ümidi kestiğim için yetenek sınavlarına falan girerim düşüncesi vardı.

Yetenek sınavına falan girince kazanacağım hayalleri falan kuruyorum tabi. Annemde 'sana bi ev tutarız ,ben evde boya istemem' diyor. Ertesi günde LYS sınavı var . Edebiyat... Markete gittik ıslak kek yapmak için malzeme falan alayım diye.Pat abim aradı. 'Ben Isparta'ya Yemek yiyelim eve gel oyalanmadan ' dedi. Hızlı gittim bende. Hİç bir şey de gelmiyor aklıma eve bi gittim . Odaya gittim abim bu ne dedi bilgisayarın ekranına bakarak. Bende bi baktım Skype konuşmaları..Bunlar ne dedi , açıklama yapmaya kalmadan yumruğu yedim. Ama nasıl bağırıyor . 'Göt veren, İbne , Bunlar ne lan' falan .Halbuki Hiç de bir şey yok ha. Beni bir dövdü ama anlatamam. Telefonumu kafamda kırdı. Evden kovdu sonra. İstemiyorum seni Bu eve . Canım da acımıyor ama gerçi acısı sonradan çıktı ya , sonracığıma evden nasıl çıktığımı bilemedim. Kollarım kan içinde, Yanıma eşya almışım ama hiç bir işe yaramıyor. Üç çift ayakkabı almışım nereme sokacaksam. Dört çift çorap almışım hiç birinin çifti aynı değil. Bir iş kıyafetlerimi almışım o can havliyl, o kadar.

Doğru gittim Görükle'ye  arkadaşım  anahtarı verdi sağ olsun. Ertesi gün de LYS var dedim ya, sınava gideceğim sabah ,ağrıdan uyuyamıyorum. Sınavda uyudum zaten. Hoca geldi yanıma rahatsız mısın dedi. Bir şey diyemedim.

Neyse aradan iki gün geçti annem eve gel dedi.Ben millete 'jack nerde ' dediği zaman ne diyeceğim dedi. Gittim kuzu kuzu. Arkadaşıma da yük olmak istemiyorum bi yandan. Nasihatsız, hakaretsiz olmaz tabi eve gidince konuşmaya başladılar. Bundan sonra evden işe , işten eve., gezmek tozmak yok. Üniversite tercihleri açıklanana kadar burdasın. Kazanamazsan bile bu evde , bu şehirde kalamazsın. Sana hakkımı helal etmiyorum. gibi gibi. İnsan ne tepki vereceğini bilmiyor. Konuşamıyorsun, ağlayamıyorsun falan. Çok kötüydü yani.

Şaka maka uyuya uyuya üniversiteyi de kazandım. Turizm okuyorum. Daha yeni geldim. Gelirken de buruk geldim. Annem yine ağladı karşımda. Bir ton laf yine ne tepki vereceğimi kestiremedim. Ağlayamadım. Konuşamadım. 'Ben normalim' diyemedim. Tepki veremedim. Elini öptürmedi zaten o günden sonra hep laf sokup durdu. Babet çorabı almıştım. Makineye sıkışmış, sanki ben sıkıştırmışım gibi bana laf söyledi. 'Karı gibi kendine bakıyor' lafları çok duydum. Bu arada Abim habire zindan ediyor hayatı. Gideceğim günde böyle yapmasına şaşırmadım. Valizimi hazırlamıştım. Sabah artık çıkacağım evden bir daha dönmeyeceğim. Valizime mektup yazıp koymuş.Bir kötü oldum. Mektup aynen böyle.


                                   BELKİ BİRLİKTE YENİDEN DOĞARIZ

İçimden o kadar çok şey söylemek geçiyor ki tahmin bile edemezsin. Yaşamak isteyip de yaşayamadığımız o kadar çok var ki. Hangi  birini saysam, söylesem. Aslında karşıma alıp konuşmak isterdim ama ne sen ılımlı olursun ne de ben sakin. Zaten berbat olan ilişkimiz daha berbat hale getirmemek için bu yolu seçtim. Hem bu şekilde kendimi daha iyi ifade ederim. Belki daha iyi anlarsın söylemek istediklerimi.  Keşke herşey normal olsaydı sana sarılıp uğurlasaydım. Ama malesef hiç de normal olmayan şeyler yaşıyoruz Jack!

İçinde bulunduğun durumun ne kabul edilebilecek yanı  var ne de hoş görülebilecek yanı. Öğrendiğimiz günden beri hepimizin hayatı alt-üst oldu. Şu hayat da sığınacağım liman olarak gördüğüm bir annem vardı bir de sen. Ama o liman yerle bir oldu. Beni üzen ne biliyor musun ? Bu durumu senin kabul etmiş, normal görüyor olman. Aile diye bir şey  asla olmadı hayatında. Baba desen zaten olmadı ama bari sen olaydın. Kabulleneyim dedim, kendi hayatı dedim ama olmaz, olmadı... Belki küçük yaşta girdin bu lanet yola , belki cahillik.

Ama artık ne küçüksün ne de cahil , iyi ile kötü arasındaki farkı gayet rahat kavrayabilirsin. Yakın geçmişe kadar düzelir diye bekledim. Her geve dualar ettim. Belki inanmazsın gözyaşı döktüm. Yerli yersiz ortamda . Avm 'de otururken durduk yere hemde çoğu zaman. Ve kimseye anlatamadım derdimi. Hep attım içime. Kimi zaman da sana patladım.O kadar kızıyorum sana , nefret ettiğini söylüyorum kendime. Ama sen kardeşimsin benim. Nasıl silebilirim. Anca silmiş gibi yaparım. Ama ben böyle olsun istemem.

Jack, yeni bir hayata başlıyorsun. Artık üniversiteli bir genç oldun. Eli yüzü düzgün yakışıklı adamsın. Bu zamana kadar iyi gitmedi  belki bazı şeyler. Hatta çoğu şeyler. Ama her zaman bir umut vardır.

Ben isterim ki Annem, sen ve ben sağlam bir aile olalım. Bizim kimseye ihtiyacımız olmaz. Ama birbirimize ihtiyacımız olur.

Tabi bunları tek taraflı istememin bir faydası yok. Annem kadar , benim kadar senin de istemen önemli.

Dedim ya yeni bir hayat başlıyorsun. Bu yeni hayatı yeni bir sayfaya yazmak yine senin elinde. Yine eskisi gibi aile olabiliriz. Yaşanan onca sıkıntıyı, silebiliriz. Silebilirsin.

Ben şahsım adına her sıkıntıyı unutmaya hazırıım. Yeter ki sen gerçekten inanarak 'Abi artık her şey güzel olacak. Kötü günler , kötülükler geride kaldı' de . Gör bak hayat üçümüz için de daha güzel olacak.


Yaşanan onca şeye rağmen be buyum dersen, beni böyle kabul edin dersen, her ne kadar zor olsa da benim için ben bu şekilde kabul edemem Jack! Umarım aklın başına gelir. Umarım bu yanlıştan dönersin. Aksi halde bizsizliği tercih ettiğini düşünüp sensizliğe de alışırız. Ama bil ki başın dara düşerse ilk ben koşarım. KARAR SENİN:

ALLAH'A EMANET OL.
                                                                           
                                                                                                   -ABİN-


Gelin görün ki annemi aradığım zaman 'sapıkkkkkkkkk, sapkınnnn, beni arama bir dahaaaa' diye bağırıp telefonu yüzüme kapattığı gerçeği de var. Abim le zaten konuşmuyoruz. Para bile istemiyorum. Kendiliğinden okula gidiş geliş paramı yolluyor o kadar .

   (Bazı şeyler de oldu gençlerr. Onları da başka bir zaman yazmak dileğiyle. He bu arada Jill ile tekrar blogları birleştirdik tekrar.Hoşçakalınnn...)

27 Mayıs 2014 Salı

Kayboluyorum.. -Jack

Farkına varmalıyım bazı şeylerin. Dertlerim var kendi içimde. Hepsinin geçmişle bağlantısı olan. Anımla alakalı olanlarda mevcut. Hepsinin geleceğimi mahvetmeme sebep olduğunun da farkındayım. İnsanlara ve kendime tahammülüm olmayışım bu yüzden..

Kendime gereken değeri vermeliyim. Çünkü artık insanların dertlerini dinlemekten fazlasıyla bıktım. Hal hatır sormayıp fikirimi almak içim mesaj atan insanlardan, bencillik yapıp direk kendi dertleri için beni arayanlardan, etrafa ölü kefal bakışlarla kendini acındırarak bakan insanlardan hele ki üst kattaki komşu kızından bıkmış durumdayım. Kızın yaşadıklarıyla anlattıkları alakasız. Serdar Ortaç şarkıları gibi. Bir şey anlatıyor ve  konunu başındaki kişi aslında o kişi değilmiş gibi. Konu çok anlamsız ama anlatması bi bütün. Götü başı ayrı oynuyor yaşadıklarının. ASıl önemli olan şey benim hala bunları bildiğim halde katlanıyor olmam.

Bazı şeyler oldu. Bazı şeyler yaptım. Hala daha yapıyorum. Yaşadığım kişilik karmaşası buna örnek. Umursamaz değilim. Otu boku her şeyi takıyorum kafaya.

Neyse durun konuya giriş yapayım artık çok fazla uzatmadan. Bir kısır döngünün içindeyim. Doktor'u , Ricky'i ve geçenlerde aileme açılmadan önce çıktığım kıza eşcinsel olduğumu söylediğim zamanı herşeyi biliyorsunuz.

Geçenlerde Gabile'de dolaşırken bilin bakalım kimi gördüm. 'Ricky'i . Kötü oldum mu tabi ki de hayır. Aklıma gelen tek şey Ricky'i unutturan Doktor ve Doktor'un verdiği acıyla eşcinsel olduğumu itiraf ettiğim eski kız arkadaşım. Konuyu Doktor'a bağladığımı düşünmeyin kesinlikle. Sorun benim bu kısır döngüyü tekrarlamak istemem. Tabi ki Ricky'e yazdım. O da tabi ki cevap vermedi. Sonra Doktor'a yazmak istedim. Ama fotoğraflarını görünce içim parçalandı. Oturup halime şükrettim. Ve kısır döngünün en günahsız ve temiz halkası olan kıza yazdım. Hatta buluştum. Üşüdüğü için hırkamı verip görümün donmasını sağladım. Otobüse bindirip evine yollarken sımsıkı sarılıp bi buse bile kondurdum. Bunları yaptım. Sonra üst kata komşunun kızına çıkıp onun götü başı oynayan olaylarını dinleyip içimi şişirdim. He birde deprem olduğu zaman berbat hayatıma ne kadar bağımlı olduğumu anlayıp ölmekten korktuğumu farkettim. Hatta o kadar kayboldum ki konuştuğum kıza iyi olup olmadığı anlamak için mesaj attım. Bütün gün konuştuk ve akşama doğru buluştuğumuz zaman çektiğim fotoğrafını kara kalem çizdim. He daha sonra Jill'i özlediğimi farkedip face de ekledim. Fotoğraflarına baktığım zaman bu kadar kaybolduğumu kabullenmeyip , özlemem için hiç bir sebep olmadığını düşündüm. Hatta şuan bunları yazarken bile ne kadar aptal olduğumu düşünüyorum ama bir yanda da kıza mesaj atıyorum.

Şaka gibi bi kızla konuşuyorum. Vicdan azabından falan değil. Eğere bitecekse bu kadar kötü bitmemeli hiç bir şey. Kızın hayatını mahvetmeye hakkım yok die düşünüyorum. Düzeltmeye çalışıyorum bazı şeyleri. Bisexuel olma ihtimalimi düşünüyorum. Ben size Ricky'i görmeden önceki gün eve birini attığımı ve sevgili olma yolunda ilerlediğimizi , daha sonr hiç bi heyecan duymadığım için soğuduğumdan bahsetmedim. Önemsiz de bi konu gerçi.

Yazacak daha çok şey var da sonuç olarak bok gibiyim ve bunun farkındayım. Kendimi daha çok bok gibi hissediyorum çünkü bu durumdan kurtulmak için çabalamıyorum. Biri beni durdursun....




20 Mayıs 2014 Salı

Bi Devir Daha Kapandı.. -Jack

Ne tuhaf şeyler oluyor hala. Başlamadan tamamen doktora dair yazdığımı  söyleyeyim. Son bu sefer. Çok ciddiyim anlayacaksın birazdan çünkü.

Ameliyat oldum. Doktorla birlikteyken ameliyat olacağım zaman bana bakacağını, iyileştireceğini o zamanlar hoşuma gidecek şeylerin şimdi ise çok cıvık bulduğum şeylerden bahsetmişti, konuşmuştuk aramızda. Burnumda kemik var ve onu alıp öpüp koklayacağını falan tövbe tövbe :))

Ayrıyız malum. Kaç ay oldu sayamadım artık. Ben yine onca anıya rağmen mesaj attım. Merakta vardı içimde. Gelse ne hissederim acaba diye. Çünkü takıntı olmuştu artık. Sevdiğimden bile emin olamadığım biri için bu kadar parçalamanın bi anlamı yoktu. Her neyse ameliyat olacağım günden bi gün önce mesaj attım. Konuşma aynen şöyle üç mesaj zaten.

'Merhaba. Uzun zamandır konuşmadık. Konuşacak bir şey yoktu çünkü. Neyse. Yarın ameliyat olacağım. Hatırlarsan konuşmuştuk bunları ya da hatırlamazsın sorun değil. Gelir misin bilmem ama ben yanımda olmanı istiyorum...'

'Yer ve zaman belirtirsen ziyaret etmeye çalışırım. İyi ve başarılı bir ameliyat olması dileklerimle..!

'Tophane'nin oradaki devlet hastanesi. Bütün gün hastanede olacağım yarın.'

Çok resmi . Bu mesajlaşmadan sonra kendimi parçalayana kadar ağlamam gerekiyordu. İlginç bi şekilde yattım uyudum. Ertesi sabah ameliyat için hastaneye gittim. Liseden bir arkadaşımda vardı çok samimi olduğum 'Jill değil'  ona verdim telefonu. Ararsa açsın falan diye. Ameliyata girmek de ayrı bi olay. Bi iğne yapıyorlar şeker gibi oluyorsun. Ota boka gülme durumları falan. Gerek yok gerçi ona da çünkü burnuna birşey takıyorlar zaten kopuyor filim :) Ameliyattan çıkarken Amy Winehouse ile seviştim deyip şarkılarını söylediğimi söylemek istiyorum. Bütün hastane beni dinledi. Bunu iyi ki hastaneden çıkarken söylediler bana .

Hasta ziyaretleri falan. Herkes geçti gitti. Akşama doğru duruldu ortalık. Bi mesaj geldi.

'Kaçıncı kattasın?'

Oda numarasını ve kat numarasını verdim. İki dakika sonra kapı çaldı. Biri girdi içeri ama ben doktor gelecek diye bekliyordum. O güzümde büyüttüğüm, ihtişamlı, herkesin kıskandığı hayatı yaşayan doktoru , aşık olduğun öküzü bekliyordum. Doktor girdi içeri aşık olduğum doktor değil. Dudakları uçuklamış, parmaklarının yanlarındaki etleri hep kopartmış, kanatmış, yara etmiş. Saç sakal birbirine karışmış. He birde gözlerinde gereksiz bi duygu vardı. Beti benzi atmış girdi içeri zaten. Elleri titreye titreye annemle tokalaştı.Yanıma sokuldu 'nasılsın?' dedi. Çok düşünmüştüm eğer bir gün bana gelip nasılsın die sorarsa ne cevap vereceğimi . 'Kötü olsam iyi olmam için bir şey yapacak mısın ki ? ' Diye soracaktım. Ama orada 'iyiyim' demek geldi içimden. Niye yüzüme bakamadığını merak ediyorum hala. Benim karşımda birisi bütün çıplaklığıyla dursa ağlasa, yalvarsa ya da başka şeyler yapsa doğal olan, bakardım herhalde. Ben mi yüzsüzüm o mu yüzsüz anlamadım.

Yunanistan'a gitmişti. Oradan magnet almıştı bana vermeyi unutmuştu birlikte olduğumuz zamanlar. Onu getirmiş. Verdi 'iyi olduğuna sevindim ' dedi ve gitti. İki dakika ya durdu ya durmadı.

İtiraf etmem gerekirse hiç kötü olmadım. Üzüldüm daha sonra , burukluk doldu içime ama bu tamamen kendimle alakalı. Çok acınası halde çıktı karşıma. Şaşırıyorum. O kada gözünde büyük gördüğüm tekme yediğim halde. Bu kadar kötü olmamalıydı herhalde.

Ben mi değiştim yoksa o mu çok perişan. Acaba burnum sarılı olduğu için kokusunu duyamadım ondan mı ? Bilmiyorum tam olarak. Tek bildiğim şey o gün yanıma gelen doktor değildi. İsteksiz geldi belkide. Belkide aman bilmiyorum vallahi. Asıl ilgilendiğim nokta, bir insan bir insanın herşeyiyken nasıl olurda bir süre sonra yabancı gelebilir. Nasıl bitip tükenecek bu durum diye merak eder ve bir anda geçer herşey. Hala şaşkınım. Oysa ayrıldığımız zamanlar bu anın çok provasını yapmıştım kafamda. Gelecekti, barışacaktık. O herşeyi düzeltecekti falan. Olmasını istediğim şeyleri düşünmüşüm o zaman demek ki.

Şimdi durup bakıyorum da bu olanlara. Her halde ileride özleyeceğim tek şey anılar ve eski ben. Doktor'u değilde  Doktorun yaşattırdıklarını özleyeceğim. Benim ona yaşattırdıklarımı özlemesini ya da özlememesini umursamadan.

Doktora dair son yazım bu. İyi ki zamanında 'bu devirde evlat acısı unutuluyor, seni de unuturum elbet' demişim. Gerçi o bana ' beni aklından çıkar ama kalbinin bi yerlerinde hala olayım' dese de üzgünüm. Belki de bundan dolayı içim buruk. Neyse daha fazla uzatmayayım isterseniz. Siz siz olun yaptığınız yanlışlar, yaptığınız doğrular hep kendi tarafınızdan yapılmış olsun. İleride kendi kaendinizi yeseniz bile bazı şeyler rayına oturuyor ve siz tek başınıza kaybetmiş ve tekrar güç toplamış oluyorsunuz. Kendi başınıza ayaklar üzerinde duruyorsunuz bu da olgunlaştırıyor sizi.

Bi devir daha kapandı. Rİcky, Doktor...

Sıradaki aşık olacağım gerizekalıya not; Rahatlık bana batmaya başladı. Üniversite sınavınıda boşladım, Gel de bi hayatımın içine et. Hırslanırım belki. Çok bekletme. Çabuk hevesim kaçıyor benim.....





                                                 Bu kadına ölürüm lagnnnnn bennnnn....

4 Nisan 2014 Cuma

Ne Olacak Böyle... -Jack

Gün geçmiyor ki bir mallık daha yapmayayım , gün geçmiyor ki şu amcık ağzımı tutmayı başarabileyim..

Bu işler böyle yürüyor sanırım. Hiç derdim yokmuş gibi birde bir sürü malla uğraşıyorum. Şuç yine bende o ayrı bi durum . Neyse ben size olanları anlatayım. Hemde blog yazmış olurum. Bahar yorgunluğundan mıdır bilmem bi gram yazasım yoktu. İşte geldik buradayız neyse ki . Saçmalarsam yazmayı yarıda kesebilirim çünkü nasıl bir ruh halime büründüysem kendime bile tahammül edemiyorum.

Bazı şeyler vardır insan hayatında.  Bir cümle , bir kelime ya da bir şarkı. İşte bu küçük ama değerli şeyleri insan özel olsun ister. Hiç bir özneyle kullanmaz o cümleyi, hiç  bir anlam katmaz o küçük ama değerli kelimeye. Ve hiç bir şekilde dinlenmez o şarkı, değerli olduğu zaman dışında. Boşuna meraklanmayın işin içinde doktorda var.

Doktordan açıldığına göre konu. Bana attığı bir kaç zarfı söylemeden edemeyeceğim. Bizim ilişkimiz Bi 'selam' la başladı. Doktorla çok mutlu olduğumuz zamanlarda Yunanistan'a tatile gitmişti kendisi. Oradan bana sevgi sözcükleri dışında Yunanca selamın yazılışını göndermişti. Bizde bunu WhatsApp durumu yapmıştık.  Γεια σου...

İnanın bazı şeyleri tükettim. İçimdeki doktoru, insanlara tahammülümü, duygusallığımı ve nicesini. Devamlı bir uğraş içinde olmam gerekiyor yoksa başka türlü kafayı yeme raddesine gelebiliyorum. Otobüste rüyama giren 'AŞKIN ANATOMİSİ' kitabını okurken birde WhatsApp da doktorun durumuna bakmak geldi aklıma. Uzun zamandır bakmamıştım. Ayrıca twetter da kapalıydı o sıralar. Attığı twitlere bile bakmıyordum. Neyse ki bakmış bulundum. Aynı zamanda ben bu yunanca  selam (Γεια σου) yazılımını kalbimin üstüne geçici dövme yaptırmıştım . Doktor bunu sevişirken farketmişti ve daha tutkulu sevişmiştik. Bunları bildiğim için ve doktorla ayrılmamızın yedinci ayına girerken doktorun WhatsApp durumu 'Γεια σου' buydu. Bir insan terk ettiği bir insanla ortak olan bir şeyi neden WhatsApp durumu yapsın. Hadi bunu geçtim. WhatApp fotoğrafı İzmir de tatil yaptığımız zamanlar sahil kenarında benim çektiğim fotoğrafını koymuş. Eskisi kadar kötü olmadım. Sadece gece uyumakta zorlandım o kadar. Bunları nie yapıyor anlamadım.Zarf  atıyor olabilir, pişman olmuş olabilir, barışmak istiyor olabilir ya da yalnız olmaktan bıktı ve yanına birilerini istediği için olabilir. Başka şeyler de olabilir bilmiyorum. Ben işime yarayacak nedenleri düşünerek daha mutluyum. Yazmadım . Neden böyle bir şey yaptığını sormadım çünkü yirmisekiz Nisan'da ameliyat olacağım burnumdan. Ona mesaj atmam için büyük bir neden. Zaten ameliyat olduğum zaman aramamı söyleyen oydu . Her şeyin hayırlısı.

Şimdi buraya nereden vardır ve benim amcık ağızlılığımın cezasını çektiğim şu konuya gelelim. Bu hayatımızda özel olmasını istediğimiz değerleri başka yerde duyduğumuz zaman kötü oluruz. Açıkcası benim elim ayağım titriyor. Benim çalıştığım mağaza da avm kapandıktan müşteriler mağazadan çıktıktan sonra bilgisayardan şarkılar falan açıyoruz. Daha önce doktorla sarmaş dolaş mum ışığında , çilekli şarabın verdiği tatlı sarhoşlukla dinlediğimiz Sezen Aksu'nun HOŞGELDİN şarkısı. İşimi bitirip eve gitmeye heves ettiğim dakikalarda gücümün en yüksek olduğu an da şarkı başladı. Yaptığım işi bırakıp bilgisayarın başına nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Bilgisayarın başındaki bir kaç gerizekalı arkadaş. 'Yapma bak şimdi gelecek Jack.' dediklerini duydum. Nasıl bilgisayarın başına gidip onları feci şekilde ittirip şarkıyla birlikte bilgisayarı kapattığım anda dönüm avazım çıktığı kadar bağırdım. ' AÇMAYIN DEMEDİM Mİ BEN SİZE BUNU BİR DAHAAAAA!!! HASSAM OLDUĞUM BİR ŞARKI BU BİLE BİLE NİYE YAPIYORSUNUZ. SİZİN SANDIĞINIZ KADAR ÖNEMSİZ ŞEYLER DEĞİL YAŞADIĞIM. ZAMANINDA NASIL DİNLEDİĞİM ŞARKIYI ŞİMDİ BURADA DİNLEMEK AĞRIMA GİDİYOR. ANLAYIŞSIZLARRR...!! ' Diye bağırdıktan sonra ağlayarak işimi yaptığımı söylemekten çekinmiyorum.

Hadi tamam açıyorsunuz. Dinlemek isteyebilirsiz. Bir şekilde erken bitirip işimi giderim siz dinleyin die ama o 'gelecek şimdi bak yapma ' demek ne oluyor. Bu kadar milletin ağzına sakız olmak benim şuçum. Oysa ki bu şarkıyı ben her hangi bir kızla dinlediğimi sanan bir kaç insan. Bi bok bildikleri yok ama dalga geçmeye yer arıyorlar. Bu da benim şuçum. Malım işte nie anlatıyorum ki. Şimdi daha iyi mi oldu sanki. Müşteriler gitse bile müzik açılmıyor artık. O gece neler çektim. Uyku uyumak mı nah uyursun. Düşünüyorsun düşünüyorsun. Hayallere dalıyorsun. Doktorun yaptıklarının üstüne bu insan düşünüyor ne olacak böyle die..

Not: Aşkın Anatomisi kitabı, çok ağır okuyabiliyorum çünkü ansiklopedi gibi bir kitap. Geçmiş yılların kabileler zamanındaki evlilik kavramını, cinsellik kavramını ve homoseküel oluşumlarının nedenlerini anlatan bi kitap. Okuduğum yere kadar bunu anladım. Tekrar görüşmek üzere Sağlıcakla kalın , Hoşça kalın....

                                         
                                               Buna yapacak uygun bi açıklama bulamadım....







22 Mart 2014 Cumartesi

Yazılamayan Yazı... -Jack

Değişmedim aslında..

Değişen sadece düşüncelerim, eksikliklerim ve özlediklerim. Bazı konularda çok hassasım. Mesela babamın eksiklğini bu aralar çok hissdiyorum. Annemi yirmiiki sene içip içip dövmüş olmasını bi hiçe sayarak aklıma gelmesine izin veriyorum.

Bazı şeylerin eksiklikleri de var hala. Doktordan söz etmeyeceğim diyorum ama ediyorum istemeden. Kaç ay oldu. Bir insan ne kadar yas tutabilir. Ne kadar sabahları feci bi karın ağrısıyla gözleri yaşlı uyanabilir. Bir insan nsaıl olurda bir insanda bu kadar etki bırakabilir. Ya da nasıl olur da ben böyle bir insan haline gelebilirim. Yalnız , duygusuz, vicdansız, gamsız ve boş. Sınavım var yarın hani şu homofobik ailemden kurtulmak için hazırlandığım. Kendime bi hayat kurmak için uğraştığım sınav. Herkes mesaj attı ve ben o kadar salağım ki hala doktorun mesaj atıp destek vermesini bekliyorum.

Çünkü koca bi malım ben . Çok özlüyorum onu. Daha yeni farkettim gerçi. Hiç ummadığım bi zamanda gece yarısı karıma çıkan yeni fotoğrafıyla dank etti kafam. Ağrı girdi her yerime ve ben sığınacak kimsem olmadığı için güneşin doğmasıyla yarı ölüm haline geçebildim. Yazamıyorum uzun zamandır da . Vakit bulamadığımdan değil,  dilimin tutulasından . Yazma yeteneğimi kaybettim sanırım. Bu yazı nasıl oldu yada nasıl olur onu bile bilmiyorum. Sadece sınava saatler kala yazmak istedim sanırım.

Neyse fazla uzatmayacağım. Çünkü yazamıyorum. Çünkü... Aman neyse kendimi aşağılamaktan vazgeçmeliyim sanırım .

Hoşçakalın dostçakalın...

7 Şubat 2014 Cuma

Rüya... -Jack

Hayatım gördüğüm rüyalardan ibaret....

Evet. Yine  rüyamda doktoru gördüm. Geliyordu, buluyordu beni. Saatlerce bi cafede bekletim elinde bir tomar saman kağıdına yazılmış yazılarla yanıma geliyordu. Üstünde ergenler gibi isimlerimizin baş harfi ve aralarına kalp vadı. Üzerinde bir de büyük harflerle AŞKIN ANATOMİSİ yazıyordu.

Daha fazla şey vardı da hatırlayamıyorum. Çokta uzatmak istemiyorum aslında Doktor konusunu. Size de gına geldi farkındayım. Her neyse bi bakayım dedim bu AŞKIN ANATOMİSİ neymiş diye. Böyle bir kitap varmış. Kime anlattıysam alıp oku içinde öğrenmen gereken bir şey var dediler. Bence de bu bir işaret.

Hani yıl başında Doktor'un evinin oraya sarhoş halde gittiğimi  yazmıştım ya . Doktor evde yoktu. Taşınma ihtimali falan bir sürü şizofrenik şeyler düşünmüştüm. Hatta İzmir'e gittiğini falan da yazmıştım. İşe o. İzmşr'e gitmemiş. İstanbul da yakın bir gay arkadaşı vardı benimde tanıdığım onun yanına gitmiş. Instagramda fotoğraflarını gördüm. Bu arada eskisi gibi siklemiyorum pek. Eski halime geri dönüyorum sanırım. Üniversite sınavını boşladım , gabile ve planet hesaplarıma sık sık girmeye başladım. Gerçi sadece giriyorum icraata gelince tık yok. Elime erkek eli değmedi be. En son biriyle buluşayım dedim de herifin yanına salak gibi ağlamıştım.

Bunları yaparken  de iyi şeyler de yapmıyor değilim. Uludağ Üniversitesi 'Renkli Düşler' grubuyla kontak kurmaya çalışıyorum. Bu grup LGBTİ ( Lezbiyen, Gay , Bisexuel, Transexuel  ve İnstersex ) bireylerin yaşadığı zorlukları ve toplumun kabullenme sürecini hızlandırmaya yönelik çalışmalar yapıyor. Sivil toplum örgütleriyle çalışan bi gönüllü olarak bu grupla çalışmak iyi olur die düşünüyorum.

 Size anlatmadığım bir şey daha var.  Geçenlerde bir eşcinsellik belgesel gösterim kokteylinde biriyle tanıştım. Adı beim Doktor'un adıyla aynı. Doğum tarihi bizim doktorla tanışma tarihimizle aynı. (26.06.2013) Sevgilisinin doğum tarihi benim doğum tarihimle aynı (15.07.1995) ve sevgilisinin mesleği doktorluk. Al sana ironik bir acı.

Neyse konu yine Doktor'a geldi.  Daha fazla yazmamaya dikkat edeceğim. Çünkü anlattıkça, yazdıkça yapmacıklaşıyor, sıradanlaşıyor her şey. Konuşulacak pek bir şey de kalmadı gerçi. Ara sıra aklıma geldiği zaman ağlamaklı olduğumu , onu rüyamda gördüğüm zaman sabaha büyük bir karın ağrıyla uyandığımı, pardon kuyruk acısıyla uyandığımı yazmak istemiyorum. Acım hala taze. Acım hala etkili. Acım hala özlemim kadan uçsuz bucaksız. Sadece alışım yokluğuna. Onun dışında kendim dışında değişen pek bir şey yok. Hala arkadaş sayım parmaklarımın sayısını geçmez. Öyle işte.

Neyse Güzin ablalarım .. :) AŞKIN ANATOMİSİNİ aldığım zaman da yazarım size. Hoşçakalın.. :))


             
                                                 İronik acıyı yaladığım kokteylin belgeseli. İzlemelisiniz bence.

                               Üzerindeki kadın resmi yerine Doktorla ismimizin baş hafleri vardı. Diğer hepsi aynı...

30 Ocak 2014 Perşembe

Yeni Yıl.. -Jack

İnsan bazı şeyler olur diye bekliyor işte. Bir mesaj ya da her hangi bir şey.

Yeni yıla ilklerle girmiş olmam hiç bir şeyi değiştirmiyor. Merak etme doktora bağlayacağım yine. Çünkü biraz önce sokaklarda onu görürüm diye sarhoş kafayla Görükle sokaklarını tavaf ettim. Soluğu doktorun evinin önünde aldığımı söylememe gerek var mı ? Bir gay arkadaşım var. Benden özürlü olmasın özürlüdür. Severim kendisini. Tek gay arkadaşım o çünkü. Her neyse onda kalıyorum yılbaşı gecesi. Doktorun iki sokak yukarısında oturuyor.

Ondokuz yıllık hayatımda birinde kalıyorum.  Annem ne kadar laf etse de abim ayarladı sağ olsun. Neyse geçiyor dediğime bakmayın. Geçen tek şey zaman ve hayat geçirdiğiniz zamandan ziyade yaşadığınız karmaşadan ibaret. Duyarsızlaşıyorsun bir süre sonra. Sabah uyanıyorsun ve yaşadığın şey bi boşluk değil. Hiç bir şey . Hatta bir süre sonra oturup iki kelime yazmak ya da okumak gelmiyor içinden.  Çoğu zaman blog yazamayışım bu yüzden.

Siyah sayfalara kurşun kalemle yazılmış gibi bir şeymiş yaşadığım. Her neyse. Geçenlerde gördüğüm rüyamda takılı kaldım. Anlattım mı hatırlamıyorum. Beyaz bir  güvercin görmüştüm. R2  eğitimi almış birine fal baktırdım. Tek ihtiyacım olan buymuş gibi. Dönecek o sana, umudunu kaybetme , kötü düşünme dedi. Daha ne kadar iyi düşünebilirim acaba. Canı sağ olsun diyorum, sıkılmıştır diyorum. Hiç kötü düşünmüyorum. Ama yine de ses seda yok.

Dedim ya doktorun evinin önünde adlım soluğu diye. Acaba  camdan falan bakarken onu görür müyüm  umudu vardı .Ama ne bir lambası açıktı  ne de perdeleri açıktı. Balkondaki çamaşırlığı da yok. Taşındığını falan bile düşünürken İzmir'e gittiğini düşündüm. Başka nereye gidebilirdi ki.

Uzun zamandır twitter hesabına bakmıyordum. Baktım vesselam. Bursa'dan sıkıldığını uzaklaşmak istediğini falan yazmış.Sıkılmış herhalde, bunalmış ya da .Gay hesabımı açtım iki dakikalığına doktor bana göndermek için çekindiği fotoğrafları kaldırmış .Lens kullanmaya başlamış. Hayatında biri olma  ihtimali aklıma gelmedi değil. Gerçi duyarsızlaştığım bir anda bakmıştım. Siklemedim pek. .Acısı ertesi gün çıktı. Odamdan çıkmadım hiç. Akşama kadar yattım ve günüm çok boş geçti. Ne bir ders çalıştım ne de doğru düzgün birşey yaptım.

Kendimi sorguladım biraz . Çok fazla hayalim var. Ama hayallerim için çabalamıyorum .O nasıl olacak bilmiyorum. Böyle de dengesiz ve tembel bi yapıya sahibim.


Not: Yeni yıl akşamı geçeli çok oldu sayın okuyucu farkındayım. Yazdığım bir kaç yazı daha var ama geçirecek vaktim yok. Gerçi yazdığım şeyler aynı şeyler ama işte. Onuda en kısa zamanda geçirmek ümidiyle. Hoşçakal..