26 Eylül 2013 Perşembe

Başka Bir Şeydi Ve Hep Başka Kalacak Bir Şey.. -Jack

Uzun bir aradan sonra yazmaya hazır hissediyorum kendimi.

Yaşadığım şeylerin hayatımı etkilemesine bu kadar izin verdiğim için kendimi suçluyorum. O kadar fazla şey yaşadığımı düşünen ben bu sefer duvara tosladım ve darma dağın bi vaziyetteyim. Ama hala yaşıyorum. Öyle yada böyle. Filmlerde olabilecek birşey. Hatta filmi  bile var 'ıssız adam' ...

Yalnız kalmayı bir insan nie ister ki ? Üzüleceğini bile bile terk etmeyi ? İnsanları anlamak zor. Kendimi anlamaya çalışmak daha zor. Ne kadar ağrıma gitse de söylemek AYRILDIK.. Aslında terk edildim. En önemlisi kendimi terk edip ona bağlandığımın farkına vardım. Şimdi ise yalnızlığımla sevişiyorum. Ve aklımda yazdığım bir sürü mutlu sonlu hikayelerle.

Artık durulma zamanımın geldiğini hissediyor gibiyim. Durulmalıyım. Çünkü yaşadığım şeylerin yükünü kaldırmakla uğraşıyorum. Daha fazla bi yüke ihtiyacım yok. Gücüm de yok.

Çok fazla şey yaşadım. Ailem berbattı. Yaşadığım çevre berbattı. Okuduğum okul bile bir sürü zorluk çıkarttı bana. Benimle 'top' diye dalga geçenleri dövdüğüm için hep dışlandım öğretmeler tarafından. Bana top dediklerini söyleyemedim tabi ki . Lise hayatım daha bi rahattı. Herkes  ergendi ve kendileri ile ilgili problemleri vardı. Bende tecrübe kazanmış bi şekilde kimseye birşeyler belli etmiyordum. Ardından çok fazla yıpratan ve tecrübe kazandıran bir ilişki. Ricky... Bunca şeyin üstesinden hep gelmeyi başardığımı düşünüyorum. Gelin görün ki yaşadığım bu şey hiç birine benzemiyor.

Sevmek kolay şey, aşık olmak kolay şey, mutlu olmak, heyecanlanmak.. Bunları devam ettirmek daha da zor. Hiç zorlanmadığım bi ilişki. Saf ve ilklerle dolu bir zaman , sahici mutluluğun tadı. İşte bunlar beni üzüyor. Devamlılığına o kadar çok kaptırmışım ki kendimi. Hiç beklenmedik bir zamanda gelmesi ayrı bir hüzün. Herşey iyiyken bitti. Gerçi bende hala var. Onda da var. Biliyorum. Gözlerinden  okunabiliyor. Ustalaşmışım sanırım gözlerinden anlamayı. Devamlı seni seviyorum demese bile ağzı, gözleri hiç bir zaman susmadı. 'Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum.......'

İlk zaman konuştuğumuz şeyler bile aklımda. Hatta bana yazdığı tarih , saat ve dakika. (26,06,2013 11,56) 'Bana ilk aşkım deyişi, ilk dinlediğimiz şarkı. Ve daha bir sürü şey. Bunların devamının olmayacağı çok kötü birşey. İnsanı aciz hissettiriyor. Neden terk edildiğimi sormayın. Olabildiğince saçma bir şey. Hani filmlerde derler ya 'Seni hak etmiyorum, kendimle alakalı sorunlarım var, yalnız kalmaya ihtiyacım var.' gibi gibi. Issız adam filmini izleyin. Söylenen bütün laflar bile aynı. 'Hayatıma kimse dahil olsun istemiyorum, kimseninde hayatına dahil olmak istemiyorum' En bomba laf bu bence.

Lafı fazla uzatmak istemiyorum aslında. Zaten beni terk edişini konuştuktan sonra kapının önünde bana nasıl sarıldığının tarifini yapamam. Yaşadığımız şeyin, ona beslediğim duyguların tarifini yapamadığım gibi beni terk edişinde yaşadığımız şeyleri de tarif edemiyorum. Ayrılırken bile hayatımda yapmadığım birşeyi yapıp bağıra bağıra ağladım bir insan yanında. Bunun gururunu yapacak değilim. Sırf gurur yaptım die ileride pişman olacağımı biliyorum çünkü. Uzun zaman sonra birini sevmişken, bağlanmışken ve ona besledğim duygular hala yoğun bi şekilde devam ettiğini bilerek bunu saklayacak değilim. Evet beni terk etti, evet onun yanında ağladım ve beni bitmemesi için yalvardım, ama bunlar hep geçecek olan şeyler. Hayatımın bir köşesinde onu hep iyi hatırlayacağım. İleride belki bir gün yollarımız kesişir ve barışırız bilemem. Belkide çok geçmeden döner geri gelir. Barışır mıyım bilmiyorum ama onun için uykusuz kaldığım gecelerin hesabını sorarım.

Bir hafta oldu ayrılalı. Bugün aynı zamanda tanışmamızın üçüncü ayı. Tanışma günümüzün mutluluğu olacağı yerde beni terk edişine lanet ederek geçirdim bugünü. Ha birde ona bir sürü şey yazdım. Gittim posta kutusuna bıraktım geldim. Hiç yapmadığım şey. Okuduğu zamanki yüz ifadesini merak etmiyor değilim. Ama biliyorum ki bazı şeylerin farkına varmıştır. Pişmanlık, özlem ve daha nicesi. Benim çektiğim acıları oda yaşayacak.Benimle yaşadığı hiç bir şeyi başkasıyla yaşayamayacağının farkına vardığı zaman yazacak belkide bana. Şimdi avutsun kendisini. Başka bedenler. Kimsenin hayatına dahil olmak istemediğini söylese de kendi  hayatı olmayışı mahvediyor onu. Sırf ileride bana daha çok bağlanır die belkide ayrılmak istedi. Bilemiyorum.

Aslında bilmekte istemiyorum. Geçti çünkü artık. İlk günkü gibi ağlamıyorum mesela. Fotoğraflarımıza baktığım zaman bile içim cızlamıyor fazla. İlerleyen zamanlarda daha da çok geçecek. Bunca laf söylüyorum ama...

Bana da lanet olsun , şu dakika çağırsa uçarak gideceğim...

13 Eylül 2013 Cuma

Karmaşa... -Jack

Hey...Selam....Merhaba..

Yazıya nasıl başlayacağımı tam bulamadım.Ondan bu kadar saçmaladım galiba.Açık olmak gerekirse hiç yazasım yok. Kendi halimde o kadar mal oldum ki anlatamam. Birine bu kadar bağlanacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.

Bağlanmakta bi yerde zarar vermeye başlıyor. Hiç yazasım yok ama biriyle konuşmaya o kadar ihtiyacım var ki anlatamam. Çok fazla arkadaşım var ama hiç birinin beni anlayacağını sanmıyorum. Anlatsamda saçma sapan yorumlar yapacaklar. Bana beni hiç tanımayan birisi lazım. Karşımda otursun ve beni dinlesin sadece. Yorum yapmasına gerek yok. Çünkü ben ne zaman birilerine birşey anlatsam içime dert olan şeyler yada bana mutluluk veren şeyler eskisi gibi tat ve sıkıntı vermiyor. Dünden beri çok fazla canım sıkkın. Sigarayı bırakan ben kaçıncı paketi içiyorum bilmiyorum. Tekrar başladım sanırım.

Geçmişinden kaçamıyor insan. Sen kurtulmak istesen de o geliyo bi şekilde. Geçmişte yaptığın hataları en çok sevdiğin değer verdiğin birinden bir anda duymak o kadar can sıkıcı ki. Geçmişe dönüyorum habire tekrar yaşıyorum onca şeyi ve bir ton küfür. Ailem biliyorsunuz hiç sansım yokmuş ki pek sağlıklı  ailem olduğunu söyleyemem. İlgilenmediler ki hiç . Annem nasıl ilgilensin şerefsiz babamın dayağını yiyip oturuyordu yerine. Abim desen ayrı bi olay annem ve babam arasında kalmaktan. Boş kaldığı zamanlarda yaptığım yanlış birşeyler yüzünden beni döverek eğitmeye çalışıyordu. Hayvan eğitiyor sanki. Acaba insan gibi anlatsaydı doğruyu yanlışı böyle mi olurdu bilmem. Şuan bakılırsa uzun zamandır konuşmuyoruz. Ne ben onu arıyorum ne de o beni arıyor. Annemle devamlı konuşuyorlar. Aile bağı denen hiç birşey yok.

Benim aile kurma gibi bi sansım yok gibi. Bi kadınla evlenip yuva kuramam çünkü evliliğe toptan karşıyım. Erkekle de evlenmem yani. Hayatım hep hayatıma girip çıkan insanlardan ibaret olacakmış gibi geliyor. Ve ilerde yalnız öleceğim gerçeği herşeyden nefret ettiriyor. Bunları düşünmek çok acı.

Canım o kadar sıkkın ki. Hayatımda birisi var ama.. ama işte..

Dün birlikteydik. Gitmekle hata yapmış da olabilirim. Her şey çok güzeldi gülüp eğlenirken. Birden konuştuğumuz konunun ortasında -Sen kendi hayatına bak en azından ben senin gibi on yaşında koca koca adamlarla yatmıyordum.- demesi ve  üzerime koca bir öküzün oturması,her yerimin uyuşması ve ne kadar orayı terk etmek istesemde mal gibi orada kalmam. Güç bela hazırlanıp çıkmış olmam bence benim için büyük başarı. Sonradan benden özür dilemesi... Bi boka yaramadı.

Onun beni büyük bir düşüncenin içine sokması büyük başarı. Acaba cidden seviyor mu ? Benim hakkımda bu kadar şeyler mi düşünüyor? Nasıl davranmam gerekli? vs vs....

Bomboş oturuyorum evde bütün gün. Sırf kafa dağıtmak için ıslak kek yapıp duruyorum. Evi görseniz bal dök yala. İş başvurusu yapıyorum o kadar yere biyerden ses seda yok. Koca karı gibi oldum yine. Ona gelince. Kendi hayatı mukemmel. Kıskanıyor muyum onun hayatını? Doğruyu söylemek gerekirse kıskanıyorum. Ders çalışıp tıp mı okusam die bile düşünmüşlüğüm var.

Daha fazla uzatmayayım yazıyı. Yoksa ya saçmalayacağım yada toptan sileceğim bütün yazdıklarımı. Mutfağa gidip bişeyler pişirmeyi düşünüyorum.. Belli bi düzen oturtmam lazım artık... Biraz kafa dinlesem iyi olacak sanırım.

Hoşçakalın, dostça kalın, yada kafanıza göre takılın...


7 Eylül 2013 Cumartesi

İzmir'e Giden Jack'ın Dramı... -Jack

Bok vardı geldim dedim İzmir'e. Geçen hafta perşembeye kadar her şey güzeldi.

Hayatımda hiç yapmayacağım şeyleri yaptığımı devamlı söylüyorum zaten. Annemle babam ayrı olduğu için annem bayağı sıkıyor beni. Eşcinsel olduğumu  bilmesi de etkili tabiki. Gerçi bilmeden  öncede hayatımı  mahvetmeye kararlı olduğu için yapacak bir şey yok. Beş dakikalık zevk için kaç senedir bi rahat yüzü görmüyordum ki  karşıma sevdiceğim doktor civanım çıkana denk...

Biliyorsunuz şimdiye kadar hiç bi yerde kalmışlığım yok. Belkide söylemedim size ama sırf annem rahatsız olmasın diye hiç bi arkadaşımda kalmışlığım yoktur. Hele ki sevgililerimden bir tanesiyle. Hiç bi zaman sabahlama imkanım olmadı. Pezevenk dayılarımdan bir tanesi tam bi orospu çocuğu (anneannem de süpheleniyor zaten.) çadır kurmuş sahile. Nerden estiyse  git kal orda falan dedi. Büyük ihtimalle  gözünün önünde durmamı istememiştir. Neyse amma velakin  doktor  civanımda varken ona söyledim. Zaten bir aydan fazla doktorun eli elime değmedi. Geleli bir hafta falan oldu dışarıda görüşüyoruz ama hiç bi şekilde temas olmadı. İmkan olmadı daha doğrusu. Bizde çadıra gidelim dedik.   Çadıra gittik, temizlik yapıp gündüz vakti insanlar  yüzerken halvet olduk. Dudaklarımda uçuk çıktığı için  öpemiyorum.Çok kötü bi durum bu o kadar özlemişken öpememek.. Her neyse gece yapmamız gereken şeyi gündüz yaptık.  Gece oldu, gökyüzünde dolunay var.  Işık bile yakmadık. Gece bir anda her şey değişti. Dolunay ışığı gözlerimizden yansıyarak yüzlerimizi aydınlattı. Çok farklı şekilde gördük birbirmizi. Öpemediğim için talihime küfrederken , sarılırken bulduk birbirmizi. O beni deli öptü durdu. Sonra birden 'seni seviyorum' dedi. Hiç bir şey diyemedim. Hiç beklemiyordum çünkü. Yüzünü kavradım. Gözlerine baktım 'cevap vermesem, sende anlasan' dedim.Yanağıma  hiç olmadığı kadar hafif bi öpücük kondurdu. Bende nereden çıktıysa 'beni bırakma olur mu? ' dedim. Bir sarıldı , sırtım nasıl kütledi bi duysanız sanki araba geçti üstümden. Hiç ses çıkartmadım. Nefes alış verişlerimiz başkaydı. Bir başka şey vardı o akşam. Hayatım boyunca annemden başka kimseyle yatmamıştım. İlk gece yatamadım da zaten. Gece hep uyanıktım. Yüzüne bakamadım uyanmasın diye. O da uyumuyordu sanırım. Çünkü devamlı elimi sıktı. , öptü,  sımsıkı sarıldı. Sabah da gece deliksiz uyuduğunu söyledi. Tam üç gece dört gün kaldık. Tartıştık , güldük , yemek yedik , güneşin batışını izledik, hatta  gece saat 01,30 da etrafta kimse yokken dalga sesleri eşliğinde çırılçıplak ve el ele sahili turladık. Çok farklı şeylerdi. Eve dönme zamanı gelince her şey  boka döndü..

Pezevenk dayımın oğlunun sünneti vardı. Bir sürü tanımadığım akraba , bir sürü sulu sulu öpücük ve bir sürü yaramaz, ayak altında dolanan yeğen. İşte o zaman İzmir'e geldiğime pişman oldum. Keşke doktorla birlikte Bursa'ya dönme fırsatım olsaydı. Şuan Bursa da ve evinden dışarı çıkmıyor. Devamlı konuşuyoruz . Bir sürü fotoğraf yolluyoruz birbirimize. Saatlerce telefonda konuşuyoruz. Beni özlediğini, evin her yerinde  anımız olduğunu  geç kalma die  yalvardığımını hatırlıyorum. Benim yaptığım tek şey  'bende seni özledim aşkısı' deyip ona belli etmeden ağlamak oluyor.

Çok fazla boğuldum artık.  Hayatın beni devamlı bir yerlere sürüklemesinden sıkıldım.  Çok şükür yine halime çoğu insanın yaşamak istediği şeyleri yaşıyorum ama kavga ve gürültülü ortamda bulunmaktan oldukça yoruldum. Sakın  ve sevdiklerimle bulunmak istiyorum. Sanırsam olgunlaşma ve durulma çağındayım. Eşcinsel kimliğim  için açtığım faceyi kapattım, hattımı değiştirdim. İş başvurularından çağrılıyorum  ve üniversite kaydı için tarih bekliyorum.

Bu kadar fazla yorulmamın sebebi sanırsam annemin beş para etmeyen ailesi. O kadar boktan ki her şey. Dayım devamlı götünü sikeyim , ibne herif falan gibi bir sürü laf söylüyor elaleme. Benim eşcinsel olduğumu bilse kim bilir neler  der. Annemde ona uyuyor her lafının sonunda göz ucuyla bana baktığını hissediyorum. Hele teyzem bir lafı kırk defa söyler. Benimde en sinir olduğum  şeydir. Gerizekalı  değilim bir şey söylersin, tepki  vermiyorsam umrumda değildir. Evde bir sürü  yeğen var  11- 12 yaşında  hala ekmek almaya, çöp dökmeye ben gidiyorum.


Yeğenlerde ayrı bi cins zaten. Tuvalete girerim gelir lambayı kapatırlar falan. Telefonuma bakmaya çok meraklılar ve hayatlarında hiç küpeli erkek görmemişler . Dövemiyorum da zaten dayım kalkar bi laf söyler bende  ana avrat düz giderim die tutuyorum kendimi. yengemler zaten ayrı bi organizma. Hiç sahip çıkmazlar çocuklarına. En  ufak yeğenim ben geldim geleli siki taşağı dışarıda, çırılcıplak geziyor  ortada. Bağırarark konuşur hemde çok boş konuşur.  Doktor olmasaydı gelmezdim buralara ama geldim bi kere . Şimdi gün sayıyorum Bursa'ya dönmek için. Her ne kadar İzmir'e bir daha gelmeyeceğim desem de sike sike geleceğim. Sinirden mi ağlasam yoksa doktorumu özlediğime mi ağlasam bilemiyorum.  İnternet falan da yok burada hiç bir şeyle oyalanamıyorumda zaten. İşler çok güzelken birden boka sarabiliyor.....