Hani böyle hapşırasın gelir de hapşıramazsın , ışığa baksan hapşırsan ama etraf zifiri karanlıktır . Geçmek bilmeyen burun alıntısı gibi . Açsındır ama miden bulandığı için yemek yiyemezsin ha öyle bir şey işte . Ne olduğunu biliyorsun ama çözemiyorsun . Biraz çaresizlik biraz umutsuzluk biraz siktiri boktan duygular .
Kafanı meşgul edemezsin, ellerin çalışır ve bir bakmışsın kafa başla yerde beden başka yerde , ruh desen yama yapa yapa darmadağın ha öyle işten.
Bir sürü benzetme yapılır içinde bulunduğum Durumu Anlatmak için .
Sonrası ne bilinmez . Belki kusacağını bile bile yemek yersin . Burnunu silmek için peçete taşırsın her şeyi yaparsın da hapşuramazsın , o kalır öyle içinde . Kursakta kalan heves gibi ,
Zorla alışacağız artık yapacak bir şey yok. Önceden olsaydı daha çabuk alışırdım da unutmuşum işte böyle halleri . Bu hallerini unutturan bir şeyin seni tekrar bu hallere sokması da gayet normal . Hayat işte bir şekilde geliyor gelişi güzel .
Eskiden kızdığım şeylere kızmıyorum mesela o evredeyim galiba . Şunu mu yaptı , bunu mu yaptı diye aklıma geliyor , savunmasız bana ne diyorum . Rahatlatmıyor ama olsun . Neyin rahatlayacağını da bilmemek çok kötü .
Neyse gençler eve varmak üzereyim , yüzüme sahte bir tebessümle oturmalıyım bir köşede . İflah olmaz abimin eşi de geldi ev curcuna , baya heterosexuelizim kokuyor . Abimi sevmediğimden midir nedir vıcık vıcık geliyor ilişkileri . Neyse . Bu yazıyı otobüste yazdım yine . Arkamda yanımda oturan amca teyzeler de okuduğuna göre eve girince bilgisayardan yayınlarım :)
PS: bu yazı da bahsi geçen , ima edilmek istenen kişi ve kişilere karşı sevgim ve özlemim sorgulanmaz , sorgulanamaz ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder