8 Ekim 2019 Salı

Taslak 1

Kafamın aşırı dolu olmasından kaynaklı sanırım yaklaşık 2 aydır yaşamadığım kadar çok durgun hissediyorum kendimi bugün. Aslında durgun da değil de düşünceli gibi . Bu durumun depresyonla ya da manik hallerle zerre uzaktan ve yakından alakası yok çünkü ortada bir problem yok. En azından önceki zamanlarda yaşadığım şeyler gibi birine ya da bir olaya dayanmıyor . Kendimi keşfettiğimden kaynaklı sanırım fazla şey okudum ve kafam oldukça doldu. Bunu boşaltacak kadar aynı konu üzerine yoğunlaşmış bir kimseyle daha karşılaşmadığım için birazda olsun işin içinden çıkamıyorum.

Kuzenimle buluştuk geçen gün okuduğum queer kitapların karşıt düşüncelerini de okumamı önerdi ama bende biraz daha sindirmeliyim diye düşünüyorum. Genelde bazı şeyler değiştiği zaman hayatımda hep böyle oluyor . Bu sefer bilinçli farkındalık ile hareket ediyorum :)

Aslında bugün yazmak istediğim konu bu değildi fakat beni buraya yönlendirdi sanırım içinde bulunduğum düşünceli durum. Geçenlerde aklıma enfes bir fikir geldi. Yazıp içerik oluşturabileceğim bir şey ve yazmayı oldukça keyifli ve paylaşımlı bulduğum için yöneldim. SPOD ( Sosyal Politikalar Cinsel Yönelim/ Cinsel Kimlik Derneği) var İstanbul'da ve onun her pazar sohbetlerine gidiyorum ev arkadaşlarım ile birlikte.

Geçen Haftanın Konusu Romantik İlişkilerdi ve en çok üzerine konuşması gereken kişi bendim. Çünkü Zamanındaki ilişkilerimde neler olup bittiğine dair her türlü şeyi abuk bir dille anlattığım için burada , Başkalarının yanında da konuşabileceğimi düşünmüştüm. Öyle olmadı. Kendimde keşfettiğim bir noktada eskisi gibi yeni tanıştığım insanlarla hemen bir iletişi içerisine girmekte zorlanıyorum. Zorlanıyorum derken eskisi gibi her şeyimi ortaya koymadan sadece biraz dışarıda kalıyorum  ve bu durum aslında hoşuma da gitmeye başladı . Romantik ilişkiler anlayışım da değiştiği için üzerine biraz yazmak istiyorum.

Yani romantik ilişkilerde kendi düşünceleri ifade etmem gerekirse , eskisine nazaran daha mantıklı ya da daha nötr yaklaştığım bir konu. Çünkü zamanında herkese verebilecek olduğum sevgiyi kendime doğru kanalize ettiğimi hissediyorum .Bu durum oldukça rahatlatıcı ve kolaylaştırıcı benim açımdan. Sonuç olarak sevgili olamayacak kadar realist , fuckbuddy olamayacak kadar duygusal olarak tanımlıyorum kendimi eğer tanımlamam gerekirse. Aslında tanımlamak gibi bir zorunluluğum da yok o başka bir konu. Ne yazık ki bazı şeyleri paylaşma noktasına geldiğimiz zaman tanımlama yapmak zorunda kalabiliyoruz ki anlaşılır olsun. Bu tanımlama da anlaşılır olması için yapılmış bir tanımlama. Bir de daha basit bir anlatımla şuan kurmaya çalıştığım yeni hayatımda başka birinin sorumluluğunu almak gibi bir niyetim yok. Sanırım bu benim kendime koyduğum bir sınırlama .

Sınırlama demişken de bu haftanın konusu da sınırlarımız hakkındaydı ve sohbete giderken kafamda dönen noktalardan bir tanesi ' acaba sınırlama yapmak kendimi keşfetmemde engel oluşturuyor mu?' idi. Yardımcı olabileceğini düşünsem de tanımadığım bir çok insanın içinde bana sıra gelene kadar anlatılan olaylarda bazı tramvalarımın tetiklendiğini hissettim ve direk savunma olarak içime kapandım. Bu durum aslında orada olmaması gereken bir durum olsa da her şey akışkan ve insanlığın olduğu bir yerde her şey akışkan ve her şey olabilir her şey değişebilir. Kendimdeki değişimi gördüğüm zaman buna kanaat getiriyorum açıkçası.

Sınırlama derken belli bir süredir kendimi aradığım noktalarda bazı sınırlar koyduğumu fark ettim . Ne kadar olmaktan ve sınırlanmaktan bu kadar rahatsız olsam da bazı durumlarda gerekli olduğunu da deneyimledim. Mesela  geçenlerde bir arkadaşımla önceden konuşulan bir konu tekrar gündeme geldi. Bu konu biraz ince ve fikir ayrılığına düştüğümüz bir noktalardan bir tanesiydi ve tartışacağımızı hissettiğim için cevap hakkımı bir anda kullanmayı reddettim . Aslında bu birazcık manipüle edilme korkusundan ortaya çıkmış bir sorun gibi de olabilir. Arkadaşımı çok sevip onu kırmaktan çekindiğim içinde olabilir. Ve bunun gibi bir kaç olay daha var. Yine mesela belli bir zamandır hoşlanmadığım bazı kelimeler var , cinsiyetçi , sahiplenici , dayatıcı ve erillik üzerine olan tahmin etmesi zor olmayan iğrenç bir kaç kelimeler ve buluştuğum bir kişi tarafından bunlardan bir kaçını duydum ve yumuşak bir üslupla rica da bulunup rahatsızlığımı dile getirip dikkat etmesi gerektiğini söyledim. Tekrar kullandığı taktirde bulunduğum ortamdan uzaklaşıyorum. Çünkü keşfettiğim ve bulmaya çalıştığım bir benlik oluşturmaya çalıştığım bazı şeyler var bunları yaparken yıpratıcı olan hiç bir şeye tahammülüm yok. Bu da mesela koyduğum  sınırlamaların bir tanesi. Asıl sorun şu bu sınırlamaları  kendim için yaptığımı biliyorum ve pişmanlığım olmuyor ama sonrasında üzerine düşündüğüm zaman 'Acaba çok katı mı oldum ?' 'Çok mu egoistçe davrandım ?' gibi açıklama yapmak zorunda hissediyorum kendimi ve kendimi sorulama yoluna gidiyorum.Ardından kendi kendime sınırlamalar koyduğumu farkettim ve bu insanın kendine yapabileceği en kötü şeylerden bir tanesi bence.

Çünkü duygusal yanımı hiçe sayarak hareket ettiğimi de düşünmeye başladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder