En son tetenoz aşısını ne zaman olmuştum?
Hatırlamıyorum ama şu an dersimiz biyoloji ve yorgunluktan
kafam sıranın üzerine düştü düşecek. Gündüz uyumaktan nefret ederim!
YGS’yi düşünüyorum, Sinan’ı düşünüyorum, YGS’Yi düşünüyorum,
Burak’ı düşünüyorum, YGS’yi düşünüyorum, Atakan’ı düşünüyorum, YGS’yi
düşünüyorum, Öküz-Kıyamet-Sinan dostluğunu düşünüyorum ve tabii YGS’yi
düşünüyorum.
Uzun zamandır tek yaptığım hayatımın boka sardığından ötürü
yakınmak, yemek yiyip biraz kilo alıp mazoşistçe kendini saatlerce aç bırakmak,
ders çalışmak, uyumak, okula son beş dakikada kalkıp hazırlanmak (Neyse ki okul
evimizin arkasında), babamla kavga etmek –ki yaşamsal faaliyetlerimin arasında
yer alır- ve Jack sikkosuna dahi söyleyemediğim sorunlarımla uğraşmak…
Jack sikkosu şu an pek sevgili anneciğinin sağlık
problemleriyle ilgilenmekte ve hayatının boklu gelişmelerini aktarmayı bana
bırakmakta. Nereden başlayacağımı bilemediğim bir bokluk içindeyim. Zaten hep
ortadan dalarım…
Yaklaşık –haftalar önce- bir hafta önce bizim Türkçeci
dershane çıkışı bizim Jackciğimizi bir köşeye çekmiş ve itiraflar yarım yamalak
ortaya dökülmüş.
“Seni biliyorum? Sende beni biliyorsun?”
Bundan sonra ne konuştuklarını inanın Jack anlattı da benim
çok uykum vardı. İşte artık Türkçeci ortalığın amına koymuş, Jack’in ne ibne
herif olduğunu öğrenmiş. Amy’nin onu bildiğini bilmiyor. Ve benim masum bir
sünepe olduğumu düşünüyor. Sünepe kısmında haksız sayılmaz.
Sikko arkadaşım yeni manitada yapmış, çocuk yakışıklı,
gayler hakkındaki acınası düşüncemi doğruluyor vesselam. Onun hayatı bu kadar
güzelken ben neden bir sürtük gibiyim. Bundan bahsetmek istemiyorum. Çünkü
kendimden ve yaptıklarımdan utanıyorum.
Zaten bizimki yeni manitayı görünce beni unuttu. Sorun yok
yalnızken çok salak olsam da mutluyum. Nasılsa gün gelir bende onu satarım, o
zaman görür gününü. Birsen’in bile bir sevgilisi varsa, hem de o sevgili benim
Beyaz Gibsonlu prensim, kantinciler kıralının oğluysa, Hayat çok acımasız ve
adaletsizse falan falan.
Doğan-Kıyamet-Sinan üçlüsünün arkamdan attıkları kahkahaları
duyuyor gibiyim. Hiç birini takmamaya çalışıyorum ama yan yana geldiklerinde
kendimi aşağılık bir varlık gibi görmeye başlıyorum. Üstelik Bunlar bana ders
olmamış gibi, Kantinciler kıralı ders
olmamış gibi birde ithal sevgili merakına girdim.
Atakan’dan bahsediyorum. Osmanişkom’u sevecekti nekgüzel ya
ben hep öküzüm yeminle. Te Geçen gün yakışıklı komşumu da gördüm bir ‘kolay
gelsin’ diyemedim. Hani şu kapıda kaldığım gün kartını sokan –bana değil
kapıya- çocuk. Bana baktı hatta gülümsedi lan. Ben o an artık ne
düşünüyorduysam. Nasıl bir maldıysam.
Öhööm! Atakan diyorduk, böyle sportif bir çocuk ama şüpheci.
Sikko arkadaşımızı çok sıkıştırdı ‘Sen gay mısın? Bak ben Avrupalarda büyüdüm,
benim çok gay arkitoşkolarım var’ falan diye ama Ateist tarafına verelim… Jack’le
kanka muhabbetindeler de bir kanka gibi karşılıklı oturup iki çay içmişlikleri de
yok hani.
Herşey olacağına varır Jillcim. Takma kafana!
Kendimi yerim! <3
Bu moral ve konsantrasyonla ancak bu kadar. Çok çok öptüm Dedikoducu Jill. Heheheheheh :D
Bu moral ve konsantrasyonla ancak bu kadar. Çok çok öptüm Dedikoducu Jill. Heheheheheh :D
Castıncığımın doğum günüsü <3 ye beni castın ehıheıuheuhw |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder