19 Nisan 2015 Pazar

Sonu Olmayan Masal -Jill

Yalnızdı... Evden çıktı, köşe  başında onu bekleyen  Perro'nun yanına  vardı. Huzursuzdu, emin değildi, neyi neden yaptığını hiç bilmiyordu. Bilmeyecektide. İçgüdüleriyle hareket eden bir köpekten farksızdı. Canı daha çok sıkıldı. Ayakları geri geri gitse de Perro'nun yanında ilerlemeye devam etti.

Nereye gittiğine dair hiçbir şey bilmiyordu. Koşulsuz güvenmiyorduda. Sadece gidiyordu. Bu her evden çıkışında başına gelenden biraz farklıydı.

Gittikleri yer karmakarışık bir yolda ışıkların olmadığı yerdeydi. Girdikleri oda kitaplarla dolu bir hapishaneydi. Beyin hapsi, kalp hapsi, dalak hapsi... E tipi gözyaşı cezaevi.

Perro yerinde duramıyordu. Aç gibi yemeğine saldırdı. Ağzının etrafından akanlara aldırmadan sadece yiyordu. Yemekten aldığı haz, ağzının şapırtısı, kıza ağır geldi. Başının ağrısı, içinde kalmış ne var ne yoksa dışına çıktı.

Perro yemeğini bitirince bir keyif sigarası yaktı. Oturduğu sandalyede yayıldı, yayıldı, yayıldı. Sandalye neredeyse yokolmuştu.

Kız yerinden bugün de karnı doymadığına şükretmeden kalktı. Kapıya ilerledi. Son olarak arkasında bıraktığı Perro’ya baktı. Birçok şey söyledi ama hiçbirini hatırlamadı.

Boş ve karanlık sokakta ilerlemeye koyuldu. Elleri soğuktan morarmış ve şişmişti. Ne yöne gideceğini bilmiyordu. Bulduğu ilk kapıyı yumrukladı.

Bir iki yumruktan sonra ev dehşet bir gürültüyle yıkıldı. Umutsuzluk ve parmakları daha çok şişmişti. Uzun, buzlu merdivenler, beşinci kat ve birkaç nota…

Uzun uzun ilerledi, bu kez kalabalıklar içindeydi. Çoğullaşmak ona göre olamıyordu hiç. Yine yolunu bulamıyordu. Cebinde titreyen şey ona fısıldadı. “miyav”

Kediciğin peşinden gitti. Boş otobüste umutsuz bakışlarıyla bir kızın resmi asılıydı. Otobüsten indi. Kedi karların üzerşinden hızlı hızlı geçerek bir eve girdi.

O, kedinin ona yardım edeceğini sandı. İçerisi aydınlıktı. Kocaman ayaklı biri ona kapıyı açtı. Yatağına yatırdı ve biraz şarap verdi. Uyumak üzereydi.

Cebinden bir şey titredi ve ona fısıldadı.
“Gel”

Kız yorgundu. Zorda olsa yerinden kalktı, bin bir hevesle yola koyuldu. Soğuk otobüsler, kalabalık otobüsler, yaşlı teyzeler, soğuk rüzgar, kibar bir ses, şimdilerde unuttuğu herşey.

Yalnız ve hızlı adımlarla gitti. Onu hemen tanımıştı. Karşısındaki bakışlar kocamandı, karşısındaki bakışlar onu içine yummuştu.

Karşısındaki oturduğu yerden kalkmadı. Dağınıktı. Uykusuzluk dağınıklığı. Ama gözleri kocamandı.

Kız karşısına oturdu. Sustular. Çocuk yerinden kalktı. Sigara yasaktı, gölgesini de alıp dışarı çıktı. Sigarası bitmek bilmiyordu.

Kız yalnızdı. Bir sabah uyanmıştı ve buradaydı. Etrafına bakındı, iştahı yoktu. Çocuk geldi, kızı aldı. Kız çocuğun yanında ona güvenmese de gitti.

Zaten bütün gece olan güvenini de geçtiği her sokakta bırakarak mazgallardan derin karanığa gömmüştü. Çokça mutsuzdu ama pek az bunu belli etme niyetindeydi.

Çocuk gölgesini de alarak geniş bir apartmanın beşinci katına çıktı. Apartman serindi. Ev dağınık. Gölge hemen orada terk etti onları.

Çocuk garip hallerini sevimlilikler altına gizlemişti. Sukun ama fevri hareketliydi. Kız olabildiğince rahat görünmeye çalışarak çocuğun yatağına çöktü. Etrafı süzmeye başladı.

Evrendeki rastlantılara, evrene, eve hatta bu evdeki evrenin ta kendisine güldü. Çocuk çay koymuştu.

Kıza yaklaşmanın, ona dokunabilmenin basit yollarını buldu. Her ikisi de gölgelerini bırakarak mutfağa geçti. Birlikte bulaşık yıkadılar… Kız feci geveze feci sakardı. Çocuk onun hallerine gülüp geçiyor, onunla eğleniyordu. Kızın etrfında dört dönüp, onu tanımanın yollarını arıyordu.

Bulaşık işleri halolunca çayllarını alıp mutfağın bir köşesine sindiler. Kız gecenin yorgunluğuyla uyumak istedi. Çocuk da yorgundu. Bir ümitle kızdan ona masal anlatmasını istedi, çocuk da yorgundu. Hiç öğrenememişti. Bunu çocuğa söylemekten çekindi.

Kızın cebi sonsuzlukla titredi. “Gel”.

Kız gelmek istemedi. Çocuk gitmesini istemedi, son bir gayretle sordu “ Bana masal anlatmaycak mısın? Gitme”

Umutsuzca baktı. Gelen çağrıysa gitmek zorundaydı.

Bu kızın bitmeyen masalı..
Jill


Çünkü Jill olmak bunu gerektirir... Biliyorsun işte

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder