8 Kasım 2013 Cuma

Ne Yalnız Ne De Yanlışsız... -Jack

Bok gibi giden ama bu durumdan oldukça mutlu olduğum hayatımda yaptığım güzel şeyler de var. Gönüllü olarak çalıştığım bir sivil toplumundan edindiğim çevreden bir teklif geldi. Eşcinsel olduğumu bildikleri için 'Serbest Kürsü' die bi programda eşcinsellerin yaşadığı ayrımcılık için konuşma yapmamı istediler. Bende yazdım ve okudum. Çok heyecanlıydım küsrüde. Bir yandan beni buradan kovacaklar korkusu bir yandan da kapıdan her an Doktorun girme ihtimalinin verdiği hayallerle başladım konuşmaya...

AYRIMCILIK.

Ne kadar lanet bi durum bu yaşadığımız. Yalnız olmadığımı biliyorum. Keşke yalnız olsam da sorun sadece bende olmuş olsa. 

İlk defa böyle bir şeye kalkışıyorum. Ayrımcılık üzerine konuşmak, bir şeyler anlatmak. Annem duysa yine hıçkırıklara boğulur.

Kendimden bahsedeyim biraz. Adım Jack, alkolik bi baba yüzünden hiç aile huzuru görmemiş, sarhoş bir gecenin ürünü olan bir eşcinselim. Hala daha aile huzuru diye birşey görmedim. Homofobik  ve muhafazakar bir ailem var. Homofobiklik nedir? Muhafazakarlık nedir? Ayrımclık nedir? Bilmek istemediğim şeyler. Malesef bir eşcinsel olarak hepsini yaşayarak öğrendim. Öğrenmeye zorlandım daha doğrusu.

 Aileme açıldığım gün bütün hayatım değişti. Annem ağlamakla yetindi. Abim üniversiteye gidene kadar kimseyle görüşmemem gerektiğini, babam ise erkek arkadaşımla nasıl seviştiğimi sordu. Aileme söylediğim tek şey 'aile baskısı yüzünden evlendirilen eşcinsellerden olmayacağım' dememdi. Bir daha evde ne eşcinsellik ne de açıldığım gece konuşuldu. Annem hala gizli gizli ağlar. Abimle hiç anlaşamıyoruz bile. Baba desen bi haber zaten..

 Her eşcinselin yaşadığı gibi kolumdan tutup psikoloğa götürüldüm. Onca para vermelerine rağmen duymak istedikleri şeyi duyamadılar. Onlarda inanmamayı seçti. Çünkü bizim kütük doğuda ve doğudan eşcinsel bir birey çıkmaz , çıkamaz..

Onlara kalsa böyle şeyler yurt dışında olur. Her neyse. Kabullenmediler ama hiç de normal olmadı  hiç birşey. Anneniz eskisi gibi içten sarılmıyor size ve en ufak bir sorunda 'Ne yapacağım ben bu ibneyle' lafları havada uçuşuyor. Abim ise hasta olduğumu düşünüyor fakat bana hasta gibi değil de bir pislikmişim gibi davranıyor. Eşcinsellik hastalık değiş tabi ki ama hastalık olsaydı hasta bir insana böyle davranan bir zihniyetin sağlığından bahsedermiydik ? Tek benim abim değil çoğu toplum böyle.

Bir de eşcinselim ben dediğiniz zaman bir yerde birden 'müslüman mısın ? ' sorusu geliyor peşi sıra. Doğrudan cehenneme gideceksin diyerek cehenneme gidiş biletini keser gibi konuşuyorlar ve insanların ağızlarına sakız oluyorsunuz.

Eşcinsel doğmayı ben istemedim. Ailemi, göz rengimi, saç rengimi ben istemedim. Eğer dünyaya tekrar gönderilecek olsam ve bana sorarlarsa 'Nasıl gitmek istiyorsun' die eşcinsel olarak gitmek istemem. Çünkü kimse istemez toplum tarafından dışlanmayı, hiç evlenemeyecek olmayı, çocuk sahibi olamayacak olmayı istemez.

Cahil bi toplumuz. Erkeklerimizle övünen bir toplumuz. Bu yüzden eşcinsel erkekler, transexuel bireyler ayrımcılığa daha çok maruz kalıyor diye düşünüyorum.  Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem. İnsanı insan olduğu için  niye yargılayamazlar ki. Gerçi Türkiye'de eşcinseller bırakın insan olarak yargılanmayı canlı oldukları için bile yargılanmıyor. Bakınız amcası ve babası tarafından öldürülen AHMET YILDIZ davasına, bakınız İstanbul'da vahşice öldürülen DORA'nın davasına hangisi sonuçlandı ? Sonuçlanan tek birşey var oda insanların lafları. 'Kesin çok para istemiştir o haline .' 'Kim bilir ne yaparken öldürüldü.' vs vs bir sürü kendileri gibi ucuz bir ton laf.

Bursa'da ki eşcinsellere karşı olan homofobik hareketin ne kadar fazla olduğunu tahmin etmeniz  çok zor olmasa gerek. Bunun sebebinin altında yatan temel sebeplerden bir tanesi eşcinsel kesimin ataerklik sırafına uygun olmayışı. Bir diğeri ise Bursa'nın evliyalar şehri olarak bilinmesi.

 Bunun en büyük örneği Bursa'da açılan GÖKKUŞAĞI DERNEĞİ'nin eşcinsellik yürüyüşüne texaslı grupların engel olması. GÖKKUŞAĞI DERNEĞİ valilikten izin almalarına rağmen iki adım bile yürüyemediler. Çünkü Bursa Esnaflar Derneği ile texaslıların engel olması. Aile yapısını bozuyormuş. Kendi cinsine aşık olan ve birlikte olmak isteyenler nasıl aile yapısını bozabilir.Aşk ne zamandan beri aile yapısını bozuyor. Eğer aşkın aile yapısının içine karıştıracaksak, televizyonda yayınlanan özendirici ve bir o kadarda karmaşık hetero aşk dizilerin aileler üzerindeki etkisini konuşalım.

En önemlisi aslında aşkın cinsiyetinin olmadığını homofobik kesime anlatabilmek. Bir de şöyle birşey var. Protesto için toplanan texaslı grubundaki insanların çoğusu birlikte olacak kız bulamadıklarında erkeklere yönelen sapkın kesimler.

Gizliyorlar çünkü sapkın olduklarının farkındalar.
Engelliyorlar çünkü kendi pislikleri ortaya çıkar diye korkuyorlar.

 Türkiye'de dokuz milyon tane eşcinsel yaşıyor. Bunlar sadece kendisini kabullenmiş insanlar. Aile baskısı yüzünden evlendirilmiş ve bastırılmış insanlar hariç.Heterolardan fazla değiliz ama bizde varız..

İş eşcinsellik haklarına geldiği zaman nedense Bursa evliya şehri oluyor. Ama ne zaman Bursa denilirse afedersiniz 'ibne şehri  orası' gibi laflar geliyor arkasından. Bursa evliya şehriymiş sorsanız hiç birinin ismini bilmezler. Lafa gelinse herkes müslüman zaten bu ülkede.

Aslında Bursa'da eşcillerin maruz kaldığı ayrımcılık hakkında konuşuyoruz ama bana kalırsa insan hakları için çabalamayan bir devletin eşcinsel hakları için yapılan bu kadar çalışmayı göreceğini sanmıyorum.Yanlış yerden mi başladık bilmem de yine de çabalamak güzel şey.

 Daha ne söylesem bilemiyorum. Bursa eşcinsel şehri olsa bile o kadar bastırılmış ki. Burada böyle konuşma yapmak bile mucize gibi geliyor.

Şunu söyleyerek bitirmek istiyorum: 

         Lezbiyen, Gay , Bisexuel, Transexuel, Travesti, Asexuel ve Heterosexuel  bireyler hepimiz insanız.

         LGBT bireyler ne yalnız ne de yanlış.....

                                                                            Saygılar...

-Sonuda kadar okuğun için teşekkürler okuyucu. :)

1 yorum:

  1. daha 2 gün oldu bloğunu keşefedeli. çok içten yazıyorsun, seni tanımıyorum ama tanımak için can atıyorum. ben eşcinsel değilim, belki biseksüelimdir. yani kısmen anlayabiliyorum derdini. ne olduğum da çok önemli değil aslında, insan olmak yeterli. bir tartışma konusu olsun diye demeyeceğim bir sonraki cümlemi, sadece bu benim için de yakarış, bazı LGBT ler, heterolara karşı ön yargılı oluyorlar, belki de bir çok yazında söz ettiğin gibi, "baskı hissedip, kendi özgürlüğünüzü kısıtlamaktan korkmak, ya da yaşam alanınıza idelerinize düşüncesizle saldırıya uğramak" olabilir sebebi. Genelin ne hissettiğini bilmiyorum pek de umrumda değil, ama beni sevin.. bence senin gibi hatta bizim gibi (kızım ben) hemcinslerinden hoşlanan normal bireyler, cesur kişilerdir. belki de o götlek beyinsiz tür cesaretimizden korkup, yıldırmak için savaş açıyorlar. aslında belki değil, kesinlikle öyle. neden şimdi sana böyle uzun uzadıya yazıyorum onu da bilmiyorum. kusuruma bakma lütfen. dediğim gibi öyle içtensinki seni içime alasım geldi:)))) duygusala bağladım lan! yanında olsaydım şimdi, seni seviyorum* deyip boynuna sarılırdım. güçlü ol! güçlüsün zaten! çok güçlüsün lan. iyiki varsın, iyiki senin gibi insanlar var. biraz daha sesimizi birleştirip gürleştirebilsek, kim bilir kimler var da. amaaaaan neeeeyse. öptüm çok, hadi baaaay

    YanıtlaSil