Hey Queerrsss..
Naciyelendim buralardayım. Ne yazarım ne anlatırım zerre fikrim yok. Konu nereye giderse.
Aslında çok tatlıyım şuan, feci çalışıyor kafam ve farkına varıyorum anlık anlık şeylerin .Bu yazıyı yayınlar mıyım şuan bi fikrim yok ama bakacağız. Asla emin olamıyorum bir önceki cümlede neyden bahsettiğimin . Konu bütünlüğüm ve yazım hatalarım olursa daha sonra güncellerim ama şuan yardırıp bazı şeyler yazmak istiyorum gelişi güel.
Biraz kendii keşfetme durumuna dönmek istiyorum . Aşırı berbat bir süeç herşey üst üste geliyor ve lanet toplumda bazı şeyleri yaşamak aşırı zor. Güvenli bir çevrede oluşturamadım . Yani yetersiz kalıyor ve hep onların etkilendiği şeyleride almak zorunda kalıyorsun . Kişi az yük fazla işte onun gibi birşey . O yğzden aşırı yoruldum artık . Ve daha bahsetmeye hazır olmadığım bazı bir kaç durumda söz konusu o yüzden ağırdan ve parmağıma giren kırampları es geçerek bahsedeceğim karışık kuruşuk şeylerden .
AA bi kaç gündür işe gözlerime kalem çekip geliyorum . Sürmeli gibi oluyor. Daha önceki zamanlarda da yapmıştım okulda falan hatta o zamanki sevgilimi buna karşı çıkmasına rağmen . Yada şuan öyle hatırlıyorum. Yani o zamanda içimde tutamamışım tepkilerim demekki sürme falan çekmişim . Tepkiler orda yanlış kullanıldı anlam çıkartmayın düzelteceğim sonra. O zaman kaybedecek çok şeyim yoktu ama şuan istanbul yorgunluğu üstüne kimsenn saçma bakışıyla uğraşmayayım diye tutuyordum kendimi .O yüzdcen ev arkadaşımın ir parmağına oje sürüp gelmesini kıskanmıştım . O yapar çünkü dert etmiyor pek birşeyleri . Etsede dışarı belli etmiyor herhade tam bilemedim şuan. Ama şuan mesela sürüp geliyorum kimse de birşey demedi. Mesela tırnaklarımda uzun hafiften her gün masamda ara ara törpülüyorum kimse rahatsız hissettirmedi . Ettirdiyse de ben daha önemli sorunlarıma yoğunlaşmış olabilirim .
Nasıl duygusal karmaşıklıkalr yaşıyorum var ya anlatamam.
Sağlık durumlarım oldu sonra öksğrmekten bogazlarımda birşeyler yırtılmış kan kusup duruyordum . Sonradan anladık ki midede bi sorun var . Doğru düzgün birşey yiyemedim vs kötü zamanlardı Verem testi falan yaptırdık sonuçlarını falan alcam daha . Genel olarak iyim de kötü zamanlard işte bu da oldu bu arada . sonra ne oldu . Aile konuu zaten bildiğin gibi 0 iletişim . Eksikliğini de pek yaşamıyorum allahtan . Çünkü şuan iyi durumdayım gayet iyi idare ediyorum. Onlar olsaydı daha farklı olurdu evet ama olsun şuan da da iyim . Hallediyorum yani. O yüzden üzmeye yormaya gerek yok kimseyi. Diye düşünüyorum . Ara ara vuruyor tabi de eski evgiliyi özlemek gibi yani ara ara geliyor sonra geçiyor . Saka maka ben önceden birini unutamaz baya bi depresif olurdum ama şuan bakıyorum da üzüldüğüm ya da sevindğim ya da özlediğim şeyler kendimle alakalı olan şeyler . Nasıl kendimi sevmeye başlamışım ama . Keşfediyorum diyorum ya hep bak şuan etkisinin farkına vardım .
Sonra ne oldu ya neyden bahsedecektim . Bir şey vardı aklımda ama unuttum şuan . Sanırım geri de gelmeyecek . Başka da birşey olmadı o zaman .
Yazıyı bitiriyorum, birşeyler izlemek istedi canım. Bu da çok acıktırıyor ya . Belki birşeyler yerim . Dün hayvan gibi yedim gerçi , ben bu seyi de abarttım sanki biraz dur bakalım .
Neyse kendinize iyi bakın . byyyeeeeafhsafaskfa
12 Aralık 2019 Perşembe
19 Kasım 2019 Salı
Aaa Falannn !
Hey Queerrssss,
Taslak yazıp yayınlamaktan sıkıldım, Geri kalan yazıları buraya geçirim taslak başlığı altında yayımlamayacağım. Daha güncel daha okey şeyler hakkında yazmayı düşünüyorum . Daha çok güncelleme gibi olmalısını diliyorum. Geçirmem gereken yazıları tekrar okumaya çalıştım ve asla bir şey anlamadım. Geneli aynı konular olduğunu düşünürsek anlaşılır olmayan şeyler de çok cazip gelmeyebilir. Gerçi rahatlatıyor olması önemli bir nokta fakat geri dönüp okuduğumda devamlı bir 'hıı' tepkisi içinde pişmanlık barındırabiliyor ki oluşturmaya çalıştığım blog içerik kalitesi açısından pek de uygun değil.
Geçen aylarda fake bir twitter hesabı açtım ve orada da linç kültürüyle beslenen iki yüzlü dernekleşmeler üzerine twetler atacaktım ki iflah olmaz bir duygusal olduğum için yine sevgi pıtırcığına döndü sayfa. Bundan dolayıdır ki biraz güncel şeylerden bahsedip doğru bir rahatlama yaşayalım.
Öncelikle İstanbul deneyimlerimden bahsetmem gerekirse , Edinmek istediğim çevreyi oluşturan bireylere ulaşma şeklimin uygulamalar üzerinden olması fazla düşündürücü. Sanki yakınlık kurmak için belli bir konuşmayı ve pratiği yapmam gerekiyormuş gibi bir haller bir tripler etc. Aslında öyle de değil gibi fakat her zaman ki hep farklı ve saçma tarafından düşünmeye çalışan organım biraz karışık . Üzerine yoğunlaşılan konular, deneyimlenmesi beklenen ,deneyimlenen, şimdiye kadar deneyimlemeliymişim dediklerim ve 'bunu nasıl yapıp katlanmışım' dediğim şeylerle full olarak dolu. Bundan dolayıdır sanırım yaşadığım olumlu ve olumsuz şeylere tepki vermem hep zor oluyor . Daha çok gözlemleme olarak ilerlediğim şu sıralar yalnızlaştırıyor mu? Bi yerde evet. Hoşnutsuz muyum bu durumdam? Genelinde pek değil. Bi de ne istediğim ve keşfetme sürecim özelinde sindirme aşaması tamamlanmak üzere. Radikal kararlar yükleniyor. Hiç olmadığım kadar sakin geçen bu süreç müthiş bi huşu ve müthiş bir rahatlıkla beraber geliyor .
İş yerimde ise bazı kariyer odaklı eylemler sayesinde karışanım edenim olmuyor ve sanırım çalışan arkadaşları evriltmeyi başarabildim sanırım bir nokta da . A ile başlayıp koymayla sonuçlanan cinsiyetçi rezil küfürsüz tek bir cümle kuramayan sevgili arkadaşlarım şimdi her tıkandıklarında 'alimunyum' diyorlar ve eminim ki zamanla bu da unutulacak. Hele ev arkadaşım olan ve aynı zamanda iş arkadaşım olan bir birey geçen işe gelirken serçe parmaklarına siyah mat ojemden sürüp gelmiş işe . Gururlu ve güvenli hissettiyor ve biraz da kıskandrıyor çünkü ben sürüp gelemem çünkü daha diğer ev arkadaşımın 'sen trans mı oluyorsun ' acaba gibi cahil etiketlemisden dolayı iş yerine sürüp gelmem pek ala tramvatik sonuçlanabilir. Neyse ki bu konudaki temennilerim iş yeriyle sınırlı değil.
Biraz da aile konusuna değinip , sallamak istiyorum ya da nefret kusmak . Fakat kusacak pek nefretim kalmadı açıkcası. Hı öylemiymiş peki o zaman ,çarşını pazar atayan god seninle olsunun ardından temiz bir hava ve yola devam . Run Gurll Runnn
Sanıyorum ki bundan sonraki cümlelerim olumsuz etkileri olan cümleler olacak benim özelimde. O yüzden burada bitiriyorum yazıyı.
Bir daha ki yazıya naciye halamla geleceğim ve hep beraber göreceğiz nasıl saçmaladığımı ya da saçmalamadığımı.
Taslak yazıp yayınlamaktan sıkıldım, Geri kalan yazıları buraya geçirim taslak başlığı altında yayımlamayacağım. Daha güncel daha okey şeyler hakkında yazmayı düşünüyorum . Daha çok güncelleme gibi olmalısını diliyorum. Geçirmem gereken yazıları tekrar okumaya çalıştım ve asla bir şey anlamadım. Geneli aynı konular olduğunu düşünürsek anlaşılır olmayan şeyler de çok cazip gelmeyebilir. Gerçi rahatlatıyor olması önemli bir nokta fakat geri dönüp okuduğumda devamlı bir 'hıı' tepkisi içinde pişmanlık barındırabiliyor ki oluşturmaya çalıştığım blog içerik kalitesi açısından pek de uygun değil.
Geçen aylarda fake bir twitter hesabı açtım ve orada da linç kültürüyle beslenen iki yüzlü dernekleşmeler üzerine twetler atacaktım ki iflah olmaz bir duygusal olduğum için yine sevgi pıtırcığına döndü sayfa. Bundan dolayıdır ki biraz güncel şeylerden bahsedip doğru bir rahatlama yaşayalım.
Öncelikle İstanbul deneyimlerimden bahsetmem gerekirse , Edinmek istediğim çevreyi oluşturan bireylere ulaşma şeklimin uygulamalar üzerinden olması fazla düşündürücü. Sanki yakınlık kurmak için belli bir konuşmayı ve pratiği yapmam gerekiyormuş gibi bir haller bir tripler etc. Aslında öyle de değil gibi fakat her zaman ki hep farklı ve saçma tarafından düşünmeye çalışan organım biraz karışık . Üzerine yoğunlaşılan konular, deneyimlenmesi beklenen ,deneyimlenen, şimdiye kadar deneyimlemeliymişim dediklerim ve 'bunu nasıl yapıp katlanmışım' dediğim şeylerle full olarak dolu. Bundan dolayıdır sanırım yaşadığım olumlu ve olumsuz şeylere tepki vermem hep zor oluyor . Daha çok gözlemleme olarak ilerlediğim şu sıralar yalnızlaştırıyor mu? Bi yerde evet. Hoşnutsuz muyum bu durumdam? Genelinde pek değil. Bi de ne istediğim ve keşfetme sürecim özelinde sindirme aşaması tamamlanmak üzere. Radikal kararlar yükleniyor. Hiç olmadığım kadar sakin geçen bu süreç müthiş bi huşu ve müthiş bir rahatlıkla beraber geliyor .
İş yerimde ise bazı kariyer odaklı eylemler sayesinde karışanım edenim olmuyor ve sanırım çalışan arkadaşları evriltmeyi başarabildim sanırım bir nokta da . A ile başlayıp koymayla sonuçlanan cinsiyetçi rezil küfürsüz tek bir cümle kuramayan sevgili arkadaşlarım şimdi her tıkandıklarında 'alimunyum' diyorlar ve eminim ki zamanla bu da unutulacak. Hele ev arkadaşım olan ve aynı zamanda iş arkadaşım olan bir birey geçen işe gelirken serçe parmaklarına siyah mat ojemden sürüp gelmiş işe . Gururlu ve güvenli hissettiyor ve biraz da kıskandrıyor çünkü ben sürüp gelemem çünkü daha diğer ev arkadaşımın 'sen trans mı oluyorsun ' acaba gibi cahil etiketlemisden dolayı iş yerine sürüp gelmem pek ala tramvatik sonuçlanabilir. Neyse ki bu konudaki temennilerim iş yeriyle sınırlı değil.
Biraz da aile konusuna değinip , sallamak istiyorum ya da nefret kusmak . Fakat kusacak pek nefretim kalmadı açıkcası. Hı öylemiymiş peki o zaman ,çarşını pazar atayan god seninle olsunun ardından temiz bir hava ve yola devam . Run Gurll Runnn
Sanıyorum ki bundan sonraki cümlelerim olumsuz etkileri olan cümleler olacak benim özelimde. O yüzden burada bitiriyorum yazıyı.
Bir daha ki yazıya naciye halamla geleceğim ve hep beraber göreceğiz nasıl saçmaladığımı ya da saçmalamadığımı.
TASLAK 4
Yine bloga eklenmek üzere yazılan ama asla ama ne zaman ekleneceği belli olmayan bir yazıyla daha beraberiz.
Cümleler çok karışık kafamın içinde bir o kadar da olurunda her şey. Karışık yapmasının sebebi neyin ne olduğunun farkında olmama kendi içimde ve kendimle alakalı olan kısım . Emin olamadığım şey ise ikili ilişkilerde fazlaca etkileştiğim bir bir birey tarafından olması. Etkileşmekten kastetiğim şey bir haftada ya da iki haftada bir görüşülen ara sıra zarf atıldığın, fuckbuddy değil ama öyle olmalıymış gibi davranıldığı bir durum . Anlayacağınız kafalar karışık ama herkes kendi halinde.
Şimdi bu yazıyı yazmamın sebebi kafamın karışıklığından çok bu karışıklıkla nasıl baş edebildiğimle alakalı . Önceden olsa biliyorsunuz kafayı yer depresyona girerdim o başka . Şimdilerde işler öyle yürümüyor. Yani İstanbul'a taşındığımdan beri keşfettiğim ve onca sancılı bir durumdan geçmiş biri olarak arada fazlaca etkileştiğim birisi var diye yerle bir edecek değilim en azından bu teselli yöntemi oluyor. Bi de şöyle bir şey var yani zaten adamı baştan reddeden ,tek eşli olmak istemiyorum diyen ben neden şimdi hayatının merkezinde sadece ben olmalıymışım gibi triplere gireyim ki. Tamam bencil bir kişilik oluyorum bazı konularda ama bu olamayacağım bir konu değil ne yazık ki çünkü sevilme kanalım kendime odaklı be kendi kendimi sevebilirim . O yüzden teselli buluyor da olabiliyorum hiç bir fikrim yok.
Sadece bazen diyorum ki yahu ben neyin içindeyim ne yaşıyorum hiç bir fikrim yok. Aslında var her şeyden haberim var . Bütün ihtimaller gözden geçirildi zaflamalar ona göre yapıldı vs. Sanırım kendime atraksiyon arıyorum o kadar.Yani havalar soğudu canım istediğinde sarılacak birisi olsa ne güzel olur . İşin aslında sarılacak birini bulursun İstanbul da metre kare başına düşen kişi sayısı çok fazla ama güven problemim var. Ah ulan şimdiki aklım bundan bir kaç sene önce olsaydı şuan ne güven sorunu ne başka birşey kalırdı. Neyse nerden dönsen kardır demişler.
Yazmak çok rahatlatıyor. Uçup gidiyor birden . Konuyu değiştirmeye çalıştım şuan kendi içimde ama olmuyor ne yazık ki, dibine kadar anlatmalıyım bunu sanırım başka türlü zorlanacağım. Bilinçli farkındaklık forever.
Neyse şimdi anlattığımı aslında anlamadım, anlasam da emin olamadığım şey şu , Yani ortada bir belirsizlik var ve karşıdaki arkadaş kısıtı iletişimde öyle güzel cevaplar veriyor ki nereye çeksen gider. Kafamı karıştırıyorsun diyorum , karıştırırım diyor . Bi duygusallık bir haller görmemiz lazım ben daha önceki ilişkimde böyle şeyler görmedim. Sex hakkında konuşmak dahi istemiyorum. Ten uyumu kafa yapısı vs vs neler neler. Olayı anlattım mı önceki yazılarda bilmiyorum ama olay kısaca şu . Başta arkadaş ilişki istedi ben onaylamadım sonra düşündüm dedim acaba mı olur mu sonra sundum teklif zaman geçirelim olur vs belki bu sefer o onaylamadı. Sonra biz görüşmeye devam ettik arada duygusal bir iki ve çoğunlukla sex yoklamaları neyse . En son ki, buluşmada friends adn benefit olalım dedi. Ama ulan biz hiç dışarı çıkmıyoruz , gerçi evde de defa falan görüştük neyse . Dedim seni tanımak istiyorum vs çocukluk fotoğraflarına kadar gösterdi. Gerçi ben nasıl stalker olduysam her şeyini öğrendim o başka. Herşey çok iyi yanı tatlış tatlış zaten ne zaman buluşsak mutlaka rahat davranalım diye kafalar çakır olmak zorunda yoksa kasılmaktan kafayı yiyecek duruma geliyoruz. En azından ben geliyorum . Neyse dedim madem friends n benefit okeyiz dışarıda kahve içelim. Ben bunu düşünürken bana mesaj attı. Hemen aradım neyse evlerimiz yakın ama ben nası flörtleşmeyi unuttuysam hep bi sıradanmış hissi veren genel geçer cevaplar veriyorum. Sıçacacğım bu savuna mekanizmama da ha. Neyse biz buluşmadık. Sonra ben tekrar yokladım yurt dışına gitmiş mübarek. Sonra bir ara fenaydı kafam yazdım rezil gibi sonra baktım hata yapıyorum uzatmayayım. O geceden sonra kafa karıştı benim. Bende kayışlar koptu orda. Koptu kopmasına da artık yeter diye çekmedim kendimi .E arkadaş döndü ülkeye biliyorum çünkü sağolsun buluşmadan önce bütün uygulamalardan bir tur muhabbet döndürdüğümüz için . Neyse yazmadı hala bana.
Kayış koptu ya bende hayatının merkezinde olmalıyım ya gelir gelmez uygulamalara girmek yerine ilk bana yazmalıydı aslında kafa taktığım konu bu . Ulan bi dur bakalım ne bu hemen aidiyet duygusu heme birine ailt olma çabası. Aslında hala ilişki istemiyorum adamı tanımak vakit geçirmek istiyorum o olmuyor ama iş biraz hırsa döndüğü için daha fazlasını istiyorum ister istemez. Bu da benim kabullenmem gereken bir yer . Tek eşli olunamaz bir kere endişelendiğim noktalar var belki de bu yüzden vakit geçiremiyoruzdur. Adam baya iyi bir kariyere sahip ve aramızda fazla yaş farkı var . Muhtemelen benim kanımın fazla deli akmasından endişeleniyor vs neyse yani olay biraz karışık. Çünkü ben inanmıyorum ya , hiçbirşey hissetmesen evden çıkacakken kapının önünde defa sarılınılmaz. Yani ne bilim sadece fuckbudy olsak sarılıp uyumayız. Ben anlamıyorum daha önce fuckbudy olmadı. Deneyimlediğim ama çok da yabacı olmayan bir şeyin içindeyim de yani neyin içi tam emin değilim.
Ha bu arada bilsem benle görüşmek istemiyor ya da fazla beklentisi yok bende kendi beklentim doğrultusunda ona göre aksiyon alacağım. Mesela şu dakika görüşmek istemiyorum bir daha desin neden diye sormam bile. Ama niyet okumak çok sıkıntılı bir durum . Çok saçma .
Bir baskı hissediyorum şuan yazmak rahatlatmaktan öteye geçti. Sigara içmem lazım. Anlayacağınız sonuca bağlamak gerekirse kafalar karışık ama her şey yolunda .
8 Ekim 2019 Salı
Taslak 3
Selam Millet.
Uzun zamandır yazmak istiyordum ama ne yazık ki yoğun iş temposu ya da nasıl keşifler silsilesi içine girdiysem fırsat bulamadım bir türlü. Sanırım bi de geçen haftaki Pazar sohbetine gitmedim o yüzden hedeflediğim şey sekteye uğramış olabilir.
Aslında sohbete gitmedim diye buradan yazmayacak değilim diye düşünüp oturdum bilgisayar başına. Gerçi bugun hiç kalkmadım bu hafta gece shiftim var otelde o yüzden. İzin de kullanmadım hiç bu hafta tatile gideceğim diye . Neyse konuyu bulandırmadan ilerleyelim . Keşfettiğim birkaç birşeu var her alanda onun hakkında yazmak istiyorum . İlk önce pazar sohbetinin konusuna dönelim çünkü yazmak istediğim kadar yazmak da istemiyorum bu konu hakkında . Geçen haftanın konusu çocukluktu ve bu haftanın konusu da kendimizdik. Şimdi çocukluk çok sıkıntılı bir durum bence . Çünkü çocukluğu güzel geçen birisi var mı bilmiyorum . Mutlu bir çocukluk yaşadığııı düşündüğüm çoğu kişinin aslında öyle aman aman bir çocukluk yaşamadığını fark ediyorum .O yüzden niyet okumak yakıştırma yapmak her anlamda kötü bir şey yıkamadığım kendi içimde şeylerden bir tanesi de bu . Çok zorlanıyorum . İçten içe belli şeyler olduğuna inandırmaya çalışıyorum kendimi halbuki ne gerek var .Ne faydası var. Ya da kendi çocukluğum hakkında çok da olumlu şeyler yaşamadığım için insanlarında benim yaşadığım şeyleri yalamış olma ihtimali canımı sıkıyor olabilir. Aslında başkaları hakkında illa fikir sahibi olmamın çocukluk hayatınla bir alakası yok sadece çocukluğumun nasıl geçtiği hakkında ufak ipucu verip geçiştirmek istedim . Çünkü çocukluğum ne kadar kötü olursa olsun iyi yönlerini ne kadar hatırlamasam da geçti gitti bir şekilde . Kendimde yaptığım şeylerden bir tanesi de geçmişe takılı yaşama olayını aşmış olmam sanırım . Geçmişten bir kimse ya da travma tetikleyici herhangi bir an olduğu zaman tepkisiz kalıp geçmesini bekliyorum . Çünkü herhangi bir tepki verdiğim zaman devamı geliyor ve koyduğum kurallar çiğnemiş gibi oluyorum . Çok da işe yarıyor, zamanında yapsaydım daha iyi sonuçlar elde edebilirdim. Neyse buradan pişmanlık konuşması yapmanın önüne geçmek için geçiyorum .
Bu haftanın konusuna gelirsek aslında kendimizi tanımamız ve kendi hakkımızda konuşma yapma durumu sanırım problemli bir konu benim için . Çünkü belli bir süredir söylediğim şeyi söylüyorum yani keşfediyorum kendimi . Hiç bilmediğim huylarım çıkıyor ortaya. Bundan şimdiye kadar yaşadığım ikili ilişkilerime gönderme yaparak şunu söylemek istiyorum . Yani iki insan arasındaki ilişkilerin karşılıklı uyuşan enerjileriyle alakalı ee benim zaten belli bir enerjim yokmuş, olduğunu zannettiğim bir enerjim varmış o yüzden doğru ya da yanlış , zamanlı ya da zamansız çoğu ilişkilerim olmuş ve bitmiş. İkili ilişkilerden kastettiğim aşk meşk olayları değil tek yönlü algılanmasın , aile ilişkileri , arkadaş ilişkileri vs ya da algı yönetimi yapmayayım nereye çekmek isterseniz ya da neresine yorumlamak isterseniz oraya yorumlayabilirsiniz. Demem o ki kendimden bahsetmem yaptığım işten oturduğum yerden gün içinde yaptığım şeylerden ibaret. Aslından öyle değil kendimden bahsettiğim zaman ya da ilgilendiğim alanlardan da bahsetmek istiyorum ya da kendimi tanımladığım ne varsa ondan bahsetmek istiyorum.Ve benim bunları yapabilmem için belli bir zamna ihtiyacım var var .Okumam gereken çok kitap olduğu gibi.Önceden olsa tanışmam gereken çok insan demem gerekiyordu ama yakın zamanda şunu farkettim ki gerçekten insanlar yoruyor beni . Yani iki çift sohbet edebileceğim insan bulmak bile zor. Ya da var ben çok sohbet edilecek bi tip değilim ya da enerji karmaşıklığım hareketlerime yansıyordur bilemiyorum.
Uzun zamandır yazmak istiyordum ama ne yazık ki yoğun iş temposu ya da nasıl keşifler silsilesi içine girdiysem fırsat bulamadım bir türlü. Sanırım bi de geçen haftaki Pazar sohbetine gitmedim o yüzden hedeflediğim şey sekteye uğramış olabilir.
Aslında sohbete gitmedim diye buradan yazmayacak değilim diye düşünüp oturdum bilgisayar başına. Gerçi bugun hiç kalkmadım bu hafta gece shiftim var otelde o yüzden. İzin de kullanmadım hiç bu hafta tatile gideceğim diye . Neyse konuyu bulandırmadan ilerleyelim . Keşfettiğim birkaç birşeu var her alanda onun hakkında yazmak istiyorum . İlk önce pazar sohbetinin konusuna dönelim çünkü yazmak istediğim kadar yazmak da istemiyorum bu konu hakkında . Geçen haftanın konusu çocukluktu ve bu haftanın konusu da kendimizdik. Şimdi çocukluk çok sıkıntılı bir durum bence . Çünkü çocukluğu güzel geçen birisi var mı bilmiyorum . Mutlu bir çocukluk yaşadığııı düşündüğüm çoğu kişinin aslında öyle aman aman bir çocukluk yaşamadığını fark ediyorum .O yüzden niyet okumak yakıştırma yapmak her anlamda kötü bir şey yıkamadığım kendi içimde şeylerden bir tanesi de bu . Çok zorlanıyorum . İçten içe belli şeyler olduğuna inandırmaya çalışıyorum kendimi halbuki ne gerek var .Ne faydası var. Ya da kendi çocukluğum hakkında çok da olumlu şeyler yaşamadığım için insanlarında benim yaşadığım şeyleri yalamış olma ihtimali canımı sıkıyor olabilir. Aslında başkaları hakkında illa fikir sahibi olmamın çocukluk hayatınla bir alakası yok sadece çocukluğumun nasıl geçtiği hakkında ufak ipucu verip geçiştirmek istedim . Çünkü çocukluğum ne kadar kötü olursa olsun iyi yönlerini ne kadar hatırlamasam da geçti gitti bir şekilde . Kendimde yaptığım şeylerden bir tanesi de geçmişe takılı yaşama olayını aşmış olmam sanırım . Geçmişten bir kimse ya da travma tetikleyici herhangi bir an olduğu zaman tepkisiz kalıp geçmesini bekliyorum . Çünkü herhangi bir tepki verdiğim zaman devamı geliyor ve koyduğum kurallar çiğnemiş gibi oluyorum . Çok da işe yarıyor, zamanında yapsaydım daha iyi sonuçlar elde edebilirdim. Neyse buradan pişmanlık konuşması yapmanın önüne geçmek için geçiyorum .
Bu haftanın konusuna gelirsek aslında kendimizi tanımamız ve kendi hakkımızda konuşma yapma durumu sanırım problemli bir konu benim için . Çünkü belli bir süredir söylediğim şeyi söylüyorum yani keşfediyorum kendimi . Hiç bilmediğim huylarım çıkıyor ortaya. Bundan şimdiye kadar yaşadığım ikili ilişkilerime gönderme yaparak şunu söylemek istiyorum . Yani iki insan arasındaki ilişkilerin karşılıklı uyuşan enerjileriyle alakalı ee benim zaten belli bir enerjim yokmuş, olduğunu zannettiğim bir enerjim varmış o yüzden doğru ya da yanlış , zamanlı ya da zamansız çoğu ilişkilerim olmuş ve bitmiş. İkili ilişkilerden kastettiğim aşk meşk olayları değil tek yönlü algılanmasın , aile ilişkileri , arkadaş ilişkileri vs ya da algı yönetimi yapmayayım nereye çekmek isterseniz ya da neresine yorumlamak isterseniz oraya yorumlayabilirsiniz. Demem o ki kendimden bahsetmem yaptığım işten oturduğum yerden gün içinde yaptığım şeylerden ibaret. Aslından öyle değil kendimden bahsettiğim zaman ya da ilgilendiğim alanlardan da bahsetmek istiyorum ya da kendimi tanımladığım ne varsa ondan bahsetmek istiyorum.Ve benim bunları yapabilmem için belli bir zamna ihtiyacım var var .Okumam gereken çok kitap olduğu gibi.Önceden olsa tanışmam gereken çok insan demem gerekiyordu ama yakın zamanda şunu farkettim ki gerçekten insanlar yoruyor beni . Yani iki çift sohbet edebileceğim insan bulmak bile zor. Ya da var ben çok sohbet edilecek bi tip değilim ya da enerji karmaşıklığım hareketlerime yansıyordur bilemiyorum.
Taslak 2
Yazıpta yayımlamadığım ikinci yazıdan selamlar.
Bilmem kim bilir ne zaman yayımlarım bu yazığı ama daha sonradan okumak istiyorum çünkü ders çıkıyor genelde hep bana. Keşfetme falan filan demeyeceğim , gına geldi farkındayım ki bi duraksama da yaşıyorum kendi içimde. Baskıladığım duygusallık zorlamaya başladı beni artık. Dışa vurumum da genellikle öfke olarak oluyor ve çok fazla acımasız ve yıkıcı olabiliyorum bu konuda. Tam bir pasif agresif haller içerisinde dengelemeye çalışıyorum kendimi düşünün ne kadar yogu olduğumu.
Yine benim için iyi olacağını düşündüğüm bir kaç planlarda bulundum ama hesapta olmayan saçma sapan şeyler çıktı birden ve zaten pamuk ipliğine bağlı olan sukunetim kopmaya ramak kaldı. İzmire gittim bayram tatilinde , uzun zamandır da annemi görmemiştim epey iyi oldu. İşin alında erillik içinde büyümüş aynı ana ve babadan olmalarına rağmen bir tanesini taparcasına sevdiğim kuzenim ve kaç yaşına gelirse gelsin ehlileşmeyen diğer kuzenim. Sanırım insanları cehaletleri içindeki sırrı çözüp virüs gibi insanları etkisi altına almayı çözüyorlar ya da ben çok dirayetsizim. ( Yeni geçiriyorum blog sayfasına ve yazdığımdan zerre birşey anlamadım) Bir insan anca bu kadar eril anca bu kadar içselleştirilmiş fobilerle dolu ve bu kadar zamanında görmeden gelinmiş bir aşağılık psikolojisi olan biri gibi davranabilir. Aleti kabarsa bile etrafında kim olursa olsun asla rahatsız olmayıp sanki önemliymiş gibi gözlerimize sokarak gezebilecek kadar da saygısız kişilikten bahsediyoruz. Bu penis de ne lanet bir organ gerçekten . Bu yaptığım cinsiyetçilik farkındayım gerçi ama öğrenilmiş cinsiyetçilik değil en azından. Erillik, ataerklikten bıkmışlığın getirdiği bir cinsiyetçilik. Haklı bir savunma belki de bir öz savunma. Her türlü sanırım üzerine tartışılır.
Tatilim gerçekten sabır çekmekle, duymazdan gelmeyle, hoşgörülü olmaya çalışmakla geçti. Sert tepki vermek istemedim çünkü tara olmak istemedim. Hep kendimi telkin ettim ki bu durum benim için oldukça yorucu hale geldi. İzmirden erken dönüp Bursa'ya gittim ki Bursa da oldukça yorucu geçti. Tatile diye çıktığım İstanbuldan hasta olarak geri döndüm. Anca kendime geldim ve bu sefer de bunca şeyi yaşamak zorunda hissettiğim ve neden aksiyon olmadığının verdiği pişmanlıkla içimde bir öfke büyüdü de büyüdü açıkçası.
Bilmem kim bilir ne zaman yayımlarım bu yazığı ama daha sonradan okumak istiyorum çünkü ders çıkıyor genelde hep bana. Keşfetme falan filan demeyeceğim , gına geldi farkındayım ki bi duraksama da yaşıyorum kendi içimde. Baskıladığım duygusallık zorlamaya başladı beni artık. Dışa vurumum da genellikle öfke olarak oluyor ve çok fazla acımasız ve yıkıcı olabiliyorum bu konuda. Tam bir pasif agresif haller içerisinde dengelemeye çalışıyorum kendimi düşünün ne kadar yogu olduğumu.
Yine benim için iyi olacağını düşündüğüm bir kaç planlarda bulundum ama hesapta olmayan saçma sapan şeyler çıktı birden ve zaten pamuk ipliğine bağlı olan sukunetim kopmaya ramak kaldı. İzmire gittim bayram tatilinde , uzun zamandır da annemi görmemiştim epey iyi oldu. İşin alında erillik içinde büyümüş aynı ana ve babadan olmalarına rağmen bir tanesini taparcasına sevdiğim kuzenim ve kaç yaşına gelirse gelsin ehlileşmeyen diğer kuzenim. Sanırım insanları cehaletleri içindeki sırrı çözüp virüs gibi insanları etkisi altına almayı çözüyorlar ya da ben çok dirayetsizim. ( Yeni geçiriyorum blog sayfasına ve yazdığımdan zerre birşey anlamadım) Bir insan anca bu kadar eril anca bu kadar içselleştirilmiş fobilerle dolu ve bu kadar zamanında görmeden gelinmiş bir aşağılık psikolojisi olan biri gibi davranabilir. Aleti kabarsa bile etrafında kim olursa olsun asla rahatsız olmayıp sanki önemliymiş gibi gözlerimize sokarak gezebilecek kadar da saygısız kişilikten bahsediyoruz. Bu penis de ne lanet bir organ gerçekten . Bu yaptığım cinsiyetçilik farkındayım gerçi ama öğrenilmiş cinsiyetçilik değil en azından. Erillik, ataerklikten bıkmışlığın getirdiği bir cinsiyetçilik. Haklı bir savunma belki de bir öz savunma. Her türlü sanırım üzerine tartışılır.
Tatilim gerçekten sabır çekmekle, duymazdan gelmeyle, hoşgörülü olmaya çalışmakla geçti. Sert tepki vermek istemedim çünkü tara olmak istemedim. Hep kendimi telkin ettim ki bu durum benim için oldukça yorucu hale geldi. İzmirden erken dönüp Bursa'ya gittim ki Bursa da oldukça yorucu geçti. Tatile diye çıktığım İstanbuldan hasta olarak geri döndüm. Anca kendime geldim ve bu sefer de bunca şeyi yaşamak zorunda hissettiğim ve neden aksiyon olmadığının verdiği pişmanlıkla içimde bir öfke büyüdü de büyüdü açıkçası.
Taslak 1
Kafamın aşırı dolu olmasından kaynaklı sanırım yaklaşık 2 aydır yaşamadığım kadar çok durgun hissediyorum kendimi bugün. Aslında durgun da değil de düşünceli gibi . Bu durumun depresyonla ya da manik hallerle zerre uzaktan ve yakından alakası yok çünkü ortada bir problem yok. En azından önceki zamanlarda yaşadığım şeyler gibi birine ya da bir olaya dayanmıyor . Kendimi keşfettiğimden kaynaklı sanırım fazla şey okudum ve kafam oldukça doldu. Bunu boşaltacak kadar aynı konu üzerine yoğunlaşmış bir kimseyle daha karşılaşmadığım için birazda olsun işin içinden çıkamıyorum.
Kuzenimle buluştuk geçen gün okuduğum queer kitapların karşıt düşüncelerini de okumamı önerdi ama bende biraz daha sindirmeliyim diye düşünüyorum. Genelde bazı şeyler değiştiği zaman hayatımda hep böyle oluyor . Bu sefer bilinçli farkındalık ile hareket ediyorum :)
Aslında bugün yazmak istediğim konu bu değildi fakat beni buraya yönlendirdi sanırım içinde bulunduğum düşünceli durum. Geçenlerde aklıma enfes bir fikir geldi. Yazıp içerik oluşturabileceğim bir şey ve yazmayı oldukça keyifli ve paylaşımlı bulduğum için yöneldim. SPOD ( Sosyal Politikalar Cinsel Yönelim/ Cinsel Kimlik Derneği) var İstanbul'da ve onun her pazar sohbetlerine gidiyorum ev arkadaşlarım ile birlikte.
Geçen Haftanın Konusu Romantik İlişkilerdi ve en çok üzerine konuşması gereken kişi bendim. Çünkü Zamanındaki ilişkilerimde neler olup bittiğine dair her türlü şeyi abuk bir dille anlattığım için burada , Başkalarının yanında da konuşabileceğimi düşünmüştüm. Öyle olmadı. Kendimde keşfettiğim bir noktada eskisi gibi yeni tanıştığım insanlarla hemen bir iletişi içerisine girmekte zorlanıyorum. Zorlanıyorum derken eskisi gibi her şeyimi ortaya koymadan sadece biraz dışarıda kalıyorum ve bu durum aslında hoşuma da gitmeye başladı . Romantik ilişkiler anlayışım da değiştiği için üzerine biraz yazmak istiyorum.
Yani romantik ilişkilerde kendi düşünceleri ifade etmem gerekirse , eskisine nazaran daha mantıklı ya da daha nötr yaklaştığım bir konu. Çünkü zamanında herkese verebilecek olduğum sevgiyi kendime doğru kanalize ettiğimi hissediyorum .Bu durum oldukça rahatlatıcı ve kolaylaştırıcı benim açımdan. Sonuç olarak sevgili olamayacak kadar realist , fuckbuddy olamayacak kadar duygusal olarak tanımlıyorum kendimi eğer tanımlamam gerekirse. Aslında tanımlamak gibi bir zorunluluğum da yok o başka bir konu. Ne yazık ki bazı şeyleri paylaşma noktasına geldiğimiz zaman tanımlama yapmak zorunda kalabiliyoruz ki anlaşılır olsun. Bu tanımlama da anlaşılır olması için yapılmış bir tanımlama. Bir de daha basit bir anlatımla şuan kurmaya çalıştığım yeni hayatımda başka birinin sorumluluğunu almak gibi bir niyetim yok. Sanırım bu benim kendime koyduğum bir sınırlama .
Sınırlama demişken de bu haftanın konusu da sınırlarımız hakkındaydı ve sohbete giderken kafamda dönen noktalardan bir tanesi ' acaba sınırlama yapmak kendimi keşfetmemde engel oluşturuyor mu?' idi. Yardımcı olabileceğini düşünsem de tanımadığım bir çok insanın içinde bana sıra gelene kadar anlatılan olaylarda bazı tramvalarımın tetiklendiğini hissettim ve direk savunma olarak içime kapandım. Bu durum aslında orada olmaması gereken bir durum olsa da her şey akışkan ve insanlığın olduğu bir yerde her şey akışkan ve her şey olabilir her şey değişebilir. Kendimdeki değişimi gördüğüm zaman buna kanaat getiriyorum açıkçası.
Sınırlama derken belli bir süredir kendimi aradığım noktalarda bazı sınırlar koyduğumu fark ettim . Ne kadar olmaktan ve sınırlanmaktan bu kadar rahatsız olsam da bazı durumlarda gerekli olduğunu da deneyimledim. Mesela geçenlerde bir arkadaşımla önceden konuşulan bir konu tekrar gündeme geldi. Bu konu biraz ince ve fikir ayrılığına düştüğümüz bir noktalardan bir tanesiydi ve tartışacağımızı hissettiğim için cevap hakkımı bir anda kullanmayı reddettim . Aslında bu birazcık manipüle edilme korkusundan ortaya çıkmış bir sorun gibi de olabilir. Arkadaşımı çok sevip onu kırmaktan çekindiğim içinde olabilir. Ve bunun gibi bir kaç olay daha var. Yine mesela belli bir zamandır hoşlanmadığım bazı kelimeler var , cinsiyetçi , sahiplenici , dayatıcı ve erillik üzerine olan tahmin etmesi zor olmayan iğrenç bir kaç kelimeler ve buluştuğum bir kişi tarafından bunlardan bir kaçını duydum ve yumuşak bir üslupla rica da bulunup rahatsızlığımı dile getirip dikkat etmesi gerektiğini söyledim. Tekrar kullandığı taktirde bulunduğum ortamdan uzaklaşıyorum. Çünkü keşfettiğim ve bulmaya çalıştığım bir benlik oluşturmaya çalıştığım bazı şeyler var bunları yaparken yıpratıcı olan hiç bir şeye tahammülüm yok. Bu da mesela koyduğum sınırlamaların bir tanesi. Asıl sorun şu bu sınırlamaları kendim için yaptığımı biliyorum ve pişmanlığım olmuyor ama sonrasında üzerine düşündüğüm zaman 'Acaba çok katı mı oldum ?' 'Çok mu egoistçe davrandım ?' gibi açıklama yapmak zorunda hissediyorum kendimi ve kendimi sorulama yoluna gidiyorum.Ardından kendi kendime sınırlamalar koyduğumu farkettim ve bu insanın kendine yapabileceği en kötü şeylerden bir tanesi bence.
Çünkü duygusal yanımı hiçe sayarak hareket ettiğimi de düşünmeye başladım.
Kuzenimle buluştuk geçen gün okuduğum queer kitapların karşıt düşüncelerini de okumamı önerdi ama bende biraz daha sindirmeliyim diye düşünüyorum. Genelde bazı şeyler değiştiği zaman hayatımda hep böyle oluyor . Bu sefer bilinçli farkındalık ile hareket ediyorum :)
Aslında bugün yazmak istediğim konu bu değildi fakat beni buraya yönlendirdi sanırım içinde bulunduğum düşünceli durum. Geçenlerde aklıma enfes bir fikir geldi. Yazıp içerik oluşturabileceğim bir şey ve yazmayı oldukça keyifli ve paylaşımlı bulduğum için yöneldim. SPOD ( Sosyal Politikalar Cinsel Yönelim/ Cinsel Kimlik Derneği) var İstanbul'da ve onun her pazar sohbetlerine gidiyorum ev arkadaşlarım ile birlikte.
Geçen Haftanın Konusu Romantik İlişkilerdi ve en çok üzerine konuşması gereken kişi bendim. Çünkü Zamanındaki ilişkilerimde neler olup bittiğine dair her türlü şeyi abuk bir dille anlattığım için burada , Başkalarının yanında da konuşabileceğimi düşünmüştüm. Öyle olmadı. Kendimde keşfettiğim bir noktada eskisi gibi yeni tanıştığım insanlarla hemen bir iletişi içerisine girmekte zorlanıyorum. Zorlanıyorum derken eskisi gibi her şeyimi ortaya koymadan sadece biraz dışarıda kalıyorum ve bu durum aslında hoşuma da gitmeye başladı . Romantik ilişkiler anlayışım da değiştiği için üzerine biraz yazmak istiyorum.
Yani romantik ilişkilerde kendi düşünceleri ifade etmem gerekirse , eskisine nazaran daha mantıklı ya da daha nötr yaklaştığım bir konu. Çünkü zamanında herkese verebilecek olduğum sevgiyi kendime doğru kanalize ettiğimi hissediyorum .Bu durum oldukça rahatlatıcı ve kolaylaştırıcı benim açımdan. Sonuç olarak sevgili olamayacak kadar realist , fuckbuddy olamayacak kadar duygusal olarak tanımlıyorum kendimi eğer tanımlamam gerekirse. Aslında tanımlamak gibi bir zorunluluğum da yok o başka bir konu. Ne yazık ki bazı şeyleri paylaşma noktasına geldiğimiz zaman tanımlama yapmak zorunda kalabiliyoruz ki anlaşılır olsun. Bu tanımlama da anlaşılır olması için yapılmış bir tanımlama. Bir de daha basit bir anlatımla şuan kurmaya çalıştığım yeni hayatımda başka birinin sorumluluğunu almak gibi bir niyetim yok. Sanırım bu benim kendime koyduğum bir sınırlama .
Sınırlama demişken de bu haftanın konusu da sınırlarımız hakkındaydı ve sohbete giderken kafamda dönen noktalardan bir tanesi ' acaba sınırlama yapmak kendimi keşfetmemde engel oluşturuyor mu?' idi. Yardımcı olabileceğini düşünsem de tanımadığım bir çok insanın içinde bana sıra gelene kadar anlatılan olaylarda bazı tramvalarımın tetiklendiğini hissettim ve direk savunma olarak içime kapandım. Bu durum aslında orada olmaması gereken bir durum olsa da her şey akışkan ve insanlığın olduğu bir yerde her şey akışkan ve her şey olabilir her şey değişebilir. Kendimdeki değişimi gördüğüm zaman buna kanaat getiriyorum açıkçası.
Sınırlama derken belli bir süredir kendimi aradığım noktalarda bazı sınırlar koyduğumu fark ettim . Ne kadar olmaktan ve sınırlanmaktan bu kadar rahatsız olsam da bazı durumlarda gerekli olduğunu da deneyimledim. Mesela geçenlerde bir arkadaşımla önceden konuşulan bir konu tekrar gündeme geldi. Bu konu biraz ince ve fikir ayrılığına düştüğümüz bir noktalardan bir tanesiydi ve tartışacağımızı hissettiğim için cevap hakkımı bir anda kullanmayı reddettim . Aslında bu birazcık manipüle edilme korkusundan ortaya çıkmış bir sorun gibi de olabilir. Arkadaşımı çok sevip onu kırmaktan çekindiğim içinde olabilir. Ve bunun gibi bir kaç olay daha var. Yine mesela belli bir zamandır hoşlanmadığım bazı kelimeler var , cinsiyetçi , sahiplenici , dayatıcı ve erillik üzerine olan tahmin etmesi zor olmayan iğrenç bir kaç kelimeler ve buluştuğum bir kişi tarafından bunlardan bir kaçını duydum ve yumuşak bir üslupla rica da bulunup rahatsızlığımı dile getirip dikkat etmesi gerektiğini söyledim. Tekrar kullandığı taktirde bulunduğum ortamdan uzaklaşıyorum. Çünkü keşfettiğim ve bulmaya çalıştığım bir benlik oluşturmaya çalıştığım bazı şeyler var bunları yaparken yıpratıcı olan hiç bir şeye tahammülüm yok. Bu da mesela koyduğum sınırlamaların bir tanesi. Asıl sorun şu bu sınırlamaları kendim için yaptığımı biliyorum ve pişmanlığım olmuyor ama sonrasında üzerine düşündüğüm zaman 'Acaba çok katı mı oldum ?' 'Çok mu egoistçe davrandım ?' gibi açıklama yapmak zorunda hissediyorum kendimi ve kendimi sorulama yoluna gidiyorum.Ardından kendi kendime sınırlamalar koyduğumu farkettim ve bu insanın kendine yapabileceği en kötü şeylerden bir tanesi bence.
Çünkü duygusal yanımı hiçe sayarak hareket ettiğimi de düşünmeye başladım.
17 Temmuz 2019 Çarşamba
Bir Ay Öncesi
İçinde bulunduğum durumdan dolayı herhangi saçma sapan bir
giriş cümlesi bulmakta zorlandığımı fark ettiğim için konuya yavaş yavaş girmek
istiyorum .
Yine uygulamada sıkıntı yaşayacağımız bazı kararlar aldım
kendi içimde. Aslında aldığım kararları uygulamamdaki sıkıntının kendimi iyi
tanımadığımdan kaynaklı olduğunu düşünmeye başladım . Devamlı odaklandığım
ikili ilişkilerin dışında farklı şeyler yazmak üzerine düşünmek ve hala beni
takip eden insanlar varsa üzerine konuşma taraftarı olduğumu söyleyebilirim .
Yeri geldiği zaman aşktan , ilişkilerden konuşuruz ama önceki yazılar gibi
buram buram yaşanmışlık çekmemesi dileğiyle . Aslında bu bloğu açarken ki amacımız
evet yaşadıklarımızı anlatmaktı nitekim yeterince bokunu da çıkartmış olduğumuz
için artık daha fazla ‘ şununla söyle yaptım , ilişkimde söyle şeyler yaşadım ‘
vs gibi özel hayatın ifşası üzerine çok fazla şey yazmak istemiyorum .
Muhtemelen yine kendimi tutmadan yazarım en azından dikkat edeceğimi belirteyim
kalsın burada. Yaşanmışlıklardan bahsedeceğimiz zamanda neler hissettiğimizden
ziyade deneyim paylaşması gibi olsun daha sade bir dil daha mesafeli bir şeyler
olsun .
Kendimi keşfettiğim zamanlarda olduğumu söylediğim için bunu
biraz açmalıyım sanırım . Bunu açıklarken kendimi övmekten kaçınıp temiz bir
anlatımla yapmayı düşünüyorum . Şimdi bazı gelişme ve yaşanmışlıklardan kısaca
bahsedecek olursam çok anlatmadığım önceki ilişkim zaten bitti ya da bitmedi
bilmiyorum üzerine düşünmeyi kestim sanırım bekliyoruz gelişi güzel . Beklerken
de kimseden bir şey değil kendimi bekliyorum sanırım . Aslında Bitmiş. Kendime
gelmeyi vs . Kendime gelme sorunsalı duygusal anlamda değil tamamen Düşünsel
açıdan kendine gelmek . Aslında bunları yazarken de beni etkileyen etkenlerden
bir tanesi de İstanbul’a taşınıyor oluşum . Yeni başlangıç , Kırık beyaz bir
temiz sayfa olması dileğiyle 😊
Biraz cinsel yönelim
ve cinsel kimlik politikaları üzerine
öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum . Öğrenmeye devam etmek istiyorum .
Queer eleştiri üzerine daha fazla yoğunlaşmalıyız diye düşünüyorum . Kendimi
keşfetme amacım da öğrenip ona göre bir beyazın içinde bulunmak . Çünkü sanırım
gay değilim ben . Yani ne olduğumu ne istediğimi bilmek adına öğrenmeden hareket
etmek istemiyorum . Birkaç deneyimim üzerine kendimi sorguladığım noktalarda
aslında bir beyanımın olmak zorunda olmadığını , ikili cinsiyet sisteminde
kendime yer edinmek zorunda olmadığıma ve körü körüne evet ben bunu bunu yaptım
evet ben buyum demek yerine başka
hayatların başka etkenlerin ve başka olanakların olduğunu bilerek hareket etmek
istiyorum açıkçası . Bunun içinde çabalayacağımın sözünü kendime verebilirim .
Ve fark ettiğim şeylerden bir tanesi de
hatayı hatayla düzeltmek daha fazla hataya sebep oluyor . Yapılan barbarlığa karşı ayaklarımızın yere
basması kadar kolaylaştırıcı ve yapıcı bir şey yok .Hatta bazı deneyimlerden bahsedeceğim
.
Mesela Starbucks dan kahve aldığım zaman sırf erkek görünümüm olduğu için ismimin yanına bey i
yapıştırılıyor . Kendimi kadın olarak gördüğümden değil , Tamamen ikili
cinsiyet sistemine tepki olarak yaptığım bir şey ve bunu sırf kendime güvenli
bir ortam oluşturmak adına tekrarlayacağım . çünkü kimsenin beyi olmak
istemiyorum .Dikey hiyerarşi üzerine yoğunlaşmaktan çıkıp tamamen sosyalist bir
düşünceyle çevremde de böyle insanların olmasına dikkat ediyorum .
Diğer deneyime gelirsek de ailemin ne kadar muhafazakar
olduğundan haberdarsınızdır muhtemelen önceki yazılarda olabildiğince sokak
dilinde yazmışım. Aslında kendimi sorguladığım zamanlarda ve üzerine
yoğunlaştığım aman aileme karşı fazla dürüst olmadığımı ve hep bazı şeylerin
üstünü örttüğümü fark ettim . Bu demek değil ki bam bam bam ilerle her şeyi
yüzlerine vur . Daha sakin ve kararlı bir şekilde ilerlemek en doğrusu olduğunu
düşünüyorum . Yani cinsel yönelimin şuan
belirsiz olsa da Aslında belli olduğunu zannettiğim zamanlar ailemin
tepkilerine maruz kalmışlığım var . Şunun farkına vardım çok cahil cesareti ile
hareket ettiğim için saçma sapan yollara çıktı . Çünkü aileme açıldığım
zamanlar onları bilgilendirecek bilgi birikimi bende yoktu ne yazık ki .
Söyledikleri şeylerin ‘ Siken misin Sikilen misin ‘ gibi cümlelerine aslında
öyle demek çok ayıp böyle demek daha doğru
demek yerine ‘ne fark eder her türlü bir birimizin oluyoruz demem aslında çok yıkıcı bir şey . Dünyaya
getirdiğim yaşayan bir sorumluluk yok
evet ama bu onları anlayamayacağım
anlamına gelmiyor . Daha yapıcı daha kolaylaştırıcı bir şekilde ilerlemek daha
doğru olduğunu düşünmeye başladığım için yine eski konuların gündeme geldiği
bir sürede oldukça kararlı ve sakin ilerlediğim için kaygı ve endişelerimin
kırıldığını hisseder gibiyim .
Bu kadar…
Etiketler:
Aile,
Aklı selim,
huzur arayışı,
Keşfediş,
Kimlikler,
konuşma,
konuşmak,
queer,
Taşınma
Paradoks..
Yıllardan bir gün diye başlayan cümleler var içimde son
zamanlar. Yazmaya başlasa yazacak çok şeyim ama anlatsam da bi boka
yaramayacağını düşündüğüm şeyler var .Hayatım hiç olmadığı kadar düzgün ilerliyor
ama doğru mu gidiyor yanlış mı gidiyor hiç emin değilim .
Özlemini çektiğim çok şey var birde eskiden özlemini çekmediğim
ama şuan özlemini çekmek istediğim ama özlemini çekemediğim için üzüldüğüm
şeyler de var . Her duyduğum acıklı ve güzel hikayelerde birkaç kelime yüzüme
çat çat vuruluyor ve bir aydınlanma yasıyorum .
Her zaman ki gibi çok şey oldu çok şey gelişti ve çok şey
gelişiyor . Hangisinden bahsedeceğimi bilmiyorum ki gerçi bahsetsem de bana ne faydası olacak
havasındayım . Bursa’ya döndüm bal ayısını arkada bırakıp , kedimi başka bir
yere bırakıp sırf yapmam gereken bazı şeyler olduğunu düşündüğüm içindi . Gerçi
yapmak istediğim her şeyi yaptım . Annemle bir nebze olsa aramı düzelttim .
İngilizce kursuna gittim . Alese gitmek istiyordum ona hazırlandım . Yamuk olan
burnumu yaptırdım . Planları tek tek yerine getirdim . Getirdim de içimdeki
bazı şeyleri halledemedim galiba . Yani şuan hepsini yaptığım için bir amaçsızlık
var bende çünkü yaklaşık 7 aydır falan beklemekten
başka bir şey yapmadım ki o zamanlar uğraşımda
vardı . Şuan bir uğraşımda yok o yüzden sadece bekliyorum ve bu beni aşırı
yoruyor. Eskisi gibi biriyle konuşayım derdimi anlatayım aman şu olsun bu olsun
gibi şeylerde gelmiyor içimden . Blog yazama sebeplerimden biriside bu .
Yalnızlaştırdım iyice galiba kendimi bazı şeylerden . Eskiden yalnız kalmaktan
korkarken şimdi kendimi yalnızlaştırıyor olmam da ayrı bir durum tabi 😊
hayatın cilvesi işte geç gelem bi aydınlanış . Kendime laf sokmayı bırakıyorum
artık çünkü elime bir şey geçmiyor . Geçmek zorunda değil . Yahu yaptığımız bazı
şeyler aynı sonuçlanacak diye bir şey de yok . Bazı durumlar umduğumu gibi gitmeye
bilir Belki de böylesi daha iyidir .
Zamanla anlanacak bir şeydir . Yaşamadan öğrenemeyiz.
Üniversiteden sonra riske attığım her şeyin bir nedeni vardı
. O nedenlerin hepsi gerçekleşti ve riske attığım şeylere dönüp bakıyorum ve
zaman zaman acaba mı diyorum . Bunu ne zaman diyorum , yalnız yaşaya arkadaşlarımın evine
gittiğimde kendisine kurduğu yalnız güvenli alanların güzelliğinde acaba mı
diyorum . Yolda gördüğüm ısırmalık kedi de diyorum . Yada birbirini semeye
çalışan iki insanda acaba mı diyorum . Yada bir psikoloğun ‘ şuan ki düşüncelerin
aslında geçmişe karşı kendini çok
yıprattığın için oluyor olabiliri mi ‘ dediğinde diyorum . Yani bunlar benim
mutsuz olduğum anlamına vermesin . huzurluyum , mutluyum ve bunların hiç biri
rol değil . Sanırım doymak bilmeyen ruhlarımız sayesinde hep bir şüphe kalıyor
içimizde . ya ben bir şekilde aydınlanmaya başlıyorum ya da yanlış giden bir şeyler
var. Böyle de yazınca da acaba kendimi mi zora sokuyorum diyorum Bu da bende bir paradoks oluşturuyor .
Oluşturuyor da artık bazı şeyleri boş vermeyi öğrendiğim
için kendiliğinden çözülüyor .Huzurumun sebebi bu da olabilir . Bilemiyorum ya
işte . Bilmek zorundan da değilim .. Karamabole gidiyor bir şekilde . Bakalım
görelim Gelirim yine duygu patlamasında . Hoşça kalın
Etiketler:
anılar,
aptal,
bitti,
boklu Jill,
G.A.Y,
Galiba aptallık yapıyoruz,
hayal
2 Ocak 2019 Çarşamba
Hapşırmak veya Hapşuramamak İşte Bütün Mesela Bu..
Hani böyle hapşırasın gelir de hapşıramazsın , ışığa baksan hapşırsan ama etraf zifiri karanlıktır . Geçmek bilmeyen burun alıntısı gibi . Açsındır ama miden bulandığı için yemek yiyemezsin ha öyle bir şey işte . Ne olduğunu biliyorsun ama çözemiyorsun . Biraz çaresizlik biraz umutsuzluk biraz siktiri boktan duygular .
Kafanı meşgul edemezsin, ellerin çalışır ve bir bakmışsın kafa başla yerde beden başka yerde , ruh desen yama yapa yapa darmadağın ha öyle işten.
Bir sürü benzetme yapılır içinde bulunduğum Durumu Anlatmak için .
Sonrası ne bilinmez . Belki kusacağını bile bile yemek yersin . Burnunu silmek için peçete taşırsın her şeyi yaparsın da hapşuramazsın , o kalır öyle içinde . Kursakta kalan heves gibi ,
Zorla alışacağız artık yapacak bir şey yok. Önceden olsaydı daha çabuk alışırdım da unutmuşum işte böyle halleri . Bu hallerini unutturan bir şeyin seni tekrar bu hallere sokması da gayet normal . Hayat işte bir şekilde geliyor gelişi güzel .
Eskiden kızdığım şeylere kızmıyorum mesela o evredeyim galiba . Şunu mu yaptı , bunu mu yaptı diye aklıma geliyor , savunmasız bana ne diyorum . Rahatlatmıyor ama olsun . Neyin rahatlayacağını da bilmemek çok kötü .
Neyse gençler eve varmak üzereyim , yüzüme sahte bir tebessümle oturmalıyım bir köşede . İflah olmaz abimin eşi de geldi ev curcuna , baya heterosexuelizim kokuyor . Abimi sevmediğimden midir nedir vıcık vıcık geliyor ilişkileri . Neyse . Bu yazıyı otobüste yazdım yine . Arkamda yanımda oturan amca teyzeler de okuduğuna göre eve girince bilgisayardan yayınlarım :)
PS: bu yazı da bahsi geçen , ima edilmek istenen kişi ve kişilere karşı sevgim ve özlemim sorgulanmaz , sorgulanamaz ...
Kafanı meşgul edemezsin, ellerin çalışır ve bir bakmışsın kafa başla yerde beden başka yerde , ruh desen yama yapa yapa darmadağın ha öyle işten.
Bir sürü benzetme yapılır içinde bulunduğum Durumu Anlatmak için .
Sonrası ne bilinmez . Belki kusacağını bile bile yemek yersin . Burnunu silmek için peçete taşırsın her şeyi yaparsın da hapşuramazsın , o kalır öyle içinde . Kursakta kalan heves gibi ,
Zorla alışacağız artık yapacak bir şey yok. Önceden olsaydı daha çabuk alışırdım da unutmuşum işte böyle halleri . Bu hallerini unutturan bir şeyin seni tekrar bu hallere sokması da gayet normal . Hayat işte bir şekilde geliyor gelişi güzel .
Eskiden kızdığım şeylere kızmıyorum mesela o evredeyim galiba . Şunu mu yaptı , bunu mu yaptı diye aklıma geliyor , savunmasız bana ne diyorum . Rahatlatmıyor ama olsun . Neyin rahatlayacağını da bilmemek çok kötü .
Neyse gençler eve varmak üzereyim , yüzüme sahte bir tebessümle oturmalıyım bir köşede . İflah olmaz abimin eşi de geldi ev curcuna , baya heterosexuelizim kokuyor . Abimi sevmediğimden midir nedir vıcık vıcık geliyor ilişkileri . Neyse . Bu yazıyı otobüste yazdım yine . Arkamda yanımda oturan amca teyzeler de okuduğuna göre eve girince bilgisayardan yayınlarım :)
PS: bu yazı da bahsi geçen , ima edilmek istenen kişi ve kişilere karşı sevgim ve özlemim sorgulanmaz , sorgulanamaz ...
1 Ocak 2019 Salı
Mentollü Sigara ..
Selam gençler .
Yine ben ,bakıyorum da baya baya yazmaya geri başladım ha.
Bugünde belli başlı bir bir konumuz yok. Belki yeni yıl dan sonrası adına konuşabiliriz belki eskileri üstü kapalı özlemle anasız belki söveriz bilemiyorum . Belki de bir iki cümle daha yazar en kısa blog yayını olarak yayınlarım bilemiyorum .
Gün içinde çok fazla şey dönüyor kafamda , eve gidince şunu yazayım eve gidince bunu yazayım diyorum .Eve gelince kendimi yatakta buluyorum her seferinde anlamış değilim . Bu aralar da bir boşum bir boşum ki anlatamam . İşe gidiyorum eve geliyorum , ingilizce kursu tatile girdi Ders çalışmam lazım anlık esiyor hemen kaçıyor . Kitap okuyordum bir türlü bitmiyor namussuz. Merak da ediyorum ama işte . Bu günlerde yapmak isteyip de kendimi tuttuğum çok şey olduğu için o da bunlardan birisi. Yine karman çormanım ama olsun . Olumlama gibi değil de teslim olma gibi . Böyle boş gibi değil de dolu gibi de değil. Böyle puşt gibin ibne gibin birşey ..
Şu mayıs gelse de biran önce , bedelini ödediğim ve istemeyerek de olsa bedelini ödettiğim şeyler hakettiği değeri alsa . Bi şeye yarasa bari onca eziyet . Hadi Bakalım hayırlısı.
Şimdi yeni yıla girdik , hiç beklediğim gibi olmasa da girmiş bulunduk. Geçen seneki yılbaşını düşündüm zaman zaman sonra baktım ki sarhoş olmama gerek yokmuş içmek için . Bi de geçen İstanbul'a gittiğimde çok içmiştim . Sabahı taşşak gibi uyandığım için korktum çok içmeye . Jill ve ailesiyle beraberdik . Eğlenceliydi aslında . Sıradan bi gün gibiydi . Özel bir çaba göstermedik yani.
Bi de yeni yıla girdik artık burayı günlük gibi mi kullansam her gün yazsam diye düşündüm sonra kendime güvenemedim. Whatsapp durumu gibi habire karar değiştirdiğim için . Neyse işte elimden geldiğince , moralim el verdiğince burdan yazmaya devam ederim diye düşünüyorum . (yalan )
Saçlarımda çok uzadı ha . Gerçi bunun konumuzda bi alakası yok . Belli başlı bi konumuzda yok . Eski Jack gibi de yazamıyorum artık. Yine manasız üstü kapalı şeyler yazmaya çalıştım . Biraz daha saçmalamadan hayatımda önemli gelişmeler olması dileğiyle diyorum.
Mutlu yıllar..
(PS:Bu yazıda ima edilen ya da edilmek istenilen kişi veya kişilere karşı olan özlem ve sevgi sorgulanmaz , sorgulanamaz... )
Yine ben ,bakıyorum da baya baya yazmaya geri başladım ha.
Bugünde belli başlı bir bir konumuz yok. Belki yeni yıl dan sonrası adına konuşabiliriz belki eskileri üstü kapalı özlemle anasız belki söveriz bilemiyorum . Belki de bir iki cümle daha yazar en kısa blog yayını olarak yayınlarım bilemiyorum .
Gün içinde çok fazla şey dönüyor kafamda , eve gidince şunu yazayım eve gidince bunu yazayım diyorum .Eve gelince kendimi yatakta buluyorum her seferinde anlamış değilim . Bu aralar da bir boşum bir boşum ki anlatamam . İşe gidiyorum eve geliyorum , ingilizce kursu tatile girdi Ders çalışmam lazım anlık esiyor hemen kaçıyor . Kitap okuyordum bir türlü bitmiyor namussuz. Merak da ediyorum ama işte . Bu günlerde yapmak isteyip de kendimi tuttuğum çok şey olduğu için o da bunlardan birisi. Yine karman çormanım ama olsun . Olumlama gibi değil de teslim olma gibi . Böyle boş gibi değil de dolu gibi de değil. Böyle puşt gibin ibne gibin birşey ..
Şu mayıs gelse de biran önce , bedelini ödediğim ve istemeyerek de olsa bedelini ödettiğim şeyler hakettiği değeri alsa . Bi şeye yarasa bari onca eziyet . Hadi Bakalım hayırlısı.
Şimdi yeni yıla girdik , hiç beklediğim gibi olmasa da girmiş bulunduk. Geçen seneki yılbaşını düşündüm zaman zaman sonra baktım ki sarhoş olmama gerek yokmuş içmek için . Bi de geçen İstanbul'a gittiğimde çok içmiştim . Sabahı taşşak gibi uyandığım için korktum çok içmeye . Jill ve ailesiyle beraberdik . Eğlenceliydi aslında . Sıradan bi gün gibiydi . Özel bir çaba göstermedik yani.
Bi de yeni yıla girdik artık burayı günlük gibi mi kullansam her gün yazsam diye düşündüm sonra kendime güvenemedim. Whatsapp durumu gibi habire karar değiştirdiğim için . Neyse işte elimden geldiğince , moralim el verdiğince burdan yazmaya devam ederim diye düşünüyorum . (yalan )
Saçlarımda çok uzadı ha . Gerçi bunun konumuzda bi alakası yok . Belli başlı bi konumuzda yok . Eski Jack gibi de yazamıyorum artık. Yine manasız üstü kapalı şeyler yazmaya çalıştım . Biraz daha saçmalamadan hayatımda önemli gelişmeler olması dileğiyle diyorum.
Mutlu yıllar..
(PS:Bu yazıda ima edilen ya da edilmek istenilen kişi veya kişilere karşı olan özlem ve sevgi sorgulanmaz , sorgulanamaz... )
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)